Modal content
×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması.
 
2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır.

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

  • • İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek,
5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

  • e-Devlet
  • İçişleri Bakanlığı
  • Emniyet Genel Müdürlüğü
  • Elazığ Valiliği

İl Emniyet Müdürlükleri

ELAZIĞ EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
ELAZIĞ EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
ELAZIĞ EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
  • MÜDÜRLÜĞÜMÜZ
    Yöneticilerimiz Hakkımızda Polisevi Tarihçe Kolluk Etik İlkeleri Bilgilendirme Projelerimiz Şehitlerimiz
  • HİZMETLERİMİZ
    Kamu Hizmet Standartları
  • İŞLEMLER
    Özel Güvenlik İşlemleri Eğitim İşlemleri Silah - Ruhsat İşlemleri Trafik İşlemleri
  • GÜNDEM
    Haberler Duyurular Elazığ Tdp
  • İLETİŞİM
    Müdürlüğümüz İlçe Emniyet Müdürlükleri/Amirlikleri Polis Merkezi Amirlikleri
°C
23
Mayıs2025
Parçalı Bulutlu
23
°C
5 Günlük Hava Tahmini
temizle
  • MÜDÜRLÜĞÜMÜZ
    • Yöneticilerimiz
    • Hakkımızda
    • Polisevi
    • Tarihçe
    • Kolluk Etik İlkeleri
    • Bilgilendirme
      • Ev Hırsızlıkları
      • İşyeri Hırsızlıkları
      • Oto Hırsızlıkları
      • Uyuşturucu İle Mücadele
      • Kapkaççılık
      • Dolandırıcılık
      • Şüpheli Paketler
      • Sahte Para
      • Yankesicilik
      • Terör ve Terörizm
      • Türkiye€€ de Bilişim Suçları
    • Projelerimiz
    • Şehitlerimiz
  • HİZMETLERİMİZ
    • Kamu Hizmet Standartları
  • İŞLEMLER
    • Özel Güvenlik İşlemleri
    • Eğitim İşlemleri
    • Silah - Ruhsat İşlemleri
    • Trafik İşlemleri
  • GÜNDEM
    • Haberler
    • Duyurular
    • Elazığ Tdp
  • İLETİŞİM
    • Müdürlüğümüz
    • İlçe Emniyet Müdürlükleri/Amirlikleri
    • Polis Merkezi Amirlikleri
MÜDÜRLÜĞÜMÜZ
  • Yöneticilerimiz
  • Hakkımızda
  • Polisevi
  • Tarihçe
  • Kolluk Etik İlkeleri
  • Bilgilendirme
    • Ev Hırsızlıkları
    • İşyeri Hırsızlıkları
    • Oto Hırsızlıkları
    • Uyuşturucu İle Mücadele
    • Kapkaççılık
    • Dolandırıcılık
    • Şüpheli Paketler
    • Sahte Para
    • Yankesicilik
    • Terör ve Terörizm
    • Türkiye€€ de Bilişim Suçları
  • Projelerimiz
  • Şehitlerimiz

Bilgilendirme

Oto Hırsızlıkları
OTO HIRSIZLIKLARI
Otonuzu park edecek kapali garajiniz yoksa, mümkünse dairenizden görebileceginiz iyi aydinlanmis yerleri seçiniz.
Otonuzdan indikten sonra kapi ve pencereleri kontrol ediniz.
Otonuzu kisa süreli de olsa park ettiginizde kontak anahtarini yaniniza almayi aliskanlik haline getiriniz.
Degerli esyalariniz ruhsat, ehliyet ve yedek anahtarlarinizi otonun içinde bulundurmayiniz.
Oto satin alirken ruhsat üzerinde yazili olan bilgilerin dogru olup almadigini kontrol ediniz. Yedek anahtarini almayi unutmayiniz veya otonun kilidini degistiriniz. Ya da direksiyon pedal kilidi takiniz.
Satin alacaginiz aracin sasi numarasinin yazili oldugu kisimlari kontrol ediniz. Herhangi bir tahrifat bulundugu kanaati oldugu hasil oldugunda araci almaktan vazgeçiniz ve durumu polise bildiriniz.
Otonuza mümkünse kaliteli oto alarm sistemi taktiriniz ve gizli kontak yaptiriniz.
Otoyu alir almaz kasko sigortasi yaptiriniz.
Satin alacaginiz aracin ruhsat sahibiyle mutlaka yüz yüze görüsülmelidir. (Oto hirsizlari çaldiklari aracin ruhsatina yazili, ruhsat sahibi adina sahte kimlik ve sürücü belgesi tanzim ettiklerinden bu madde geçerli bir çözüm sayilmaz.) Mümkünse satin alinan aracin bagli bulundugu Trafik Tescil Sube ve Bürolarindan kontrol ettiriniz.
Otolarinizi hastane, açik otopark ve benzeri yerlere biraktiginizda burada çalisan görevlilerin kollugu yoksa otonuzun anahtarini birakmayiniz. Kolluklari varsa otonuzu biraktiginiza dair makbuz aliniz ve görevlinin bu oto parkta çalisip çalismadigini diger görevlilere sorunuz.
Hasarli olarak sattiginiz araçlarin Trafikten düsüm islemlerini tamamlayip, araca ait plaka ve ruhsati aracin bagli bulundugu Trafige teslim ettikten sonra satisini saglayiniz. Bu yöntemle otolarin change islemine girmesini önleyiniz .Araçlari park ettiginiz yerlerden alirken, bagaj kilidini ve ön kapi kilitlerini kontrol edeniz. Bu kilitlerin sökülerek kontak anahtari yapildigini unutmayiniz.
Güvenlik görevlisi bulunmayan apartman oto parkinin giris veya çikislarinda otomatik kontrol sistemi yaptiriniz.
Otolariniza, daha güvenli olmasi için BASTON kilit takmayi unutmayiniz.
Uyuşturucu İle Mücadele
BAĞIMLILIK NEDİR ?
Bağımlılık, kişinin zarar görmesine rağmen madde kullanımına devam etmesi, kullandığı maddeyi uzun süre bırakamaması, sürekli madde arayışı içinde olması, kullandığı maddeyi giderek arttırması ile karakterize edilen bir tablodur (Ögel, Taner ve Yılmazçetin, 2003).

Bağımlılık karar verme süreçlerine bağlı bir durumdur. Bireyin yaşamındaki ilişkiler, yaşam düzenlemeleri ve sağlığına ilişkin kararları ve seçimleriyle ilgilidir. Seçimler ve yaşam biçimi ise bireyin ailesinden başlayarak zamanla içinde bulunduğu çevrelerden etkilenme yaşantılarına dayanmaktadır.
Madde kullanımının sağlık, suç, yargı, sosyal refah, eğitim, güvenlik, ulaşım, ülke içinde ve ülkeler arası ticaret için bir dizi doğurguları vardır. Bu tür maddelerin kullanımı sadece gençlerin bireysel yaşamını olumsuz etkilemekle kalmaz, toplumu da etkiler. Cinayetlerin %60’ı, saldırıların %40’ı, tecavüzlerin %33’ü alkol kullanımı ile ilgilidir. Madde kullanımının fizyolojik etkileri algılamada, gerçeklik değerlendirmede sorun yaratmaktadır. Çünkü merkezi sinir sistemini ve diğer organları etkiler (Korkut, 2007).
BAĞIMLILIK YAPICI MADDE İSE,
Beyin işlevlerini ve tüm bedensel yapıları etkileyerek, zamanla organ sistemlerinde kalıcı değişikliklere yol açan, ruhsal ve davranışsal sorunlar oluşturan, yaşam için gerekli olmayan doğal ya da yapay sahte iyi oluş hali ortaya çıkaran maddelerdir.
AMATEM’e göre, yasal olan ya da olmayan, uyarıcı ya da uyuşturucu niteliği olan, bağımlılık yapan maddelerin tümüne “uyuşturucu madde” denilmektedir.
“Madde Kullanımı/Bağımlılığı” dendiğinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle birlikte tütün ve alkol ürünleri de kapsanmaktadır. Tütün ürünleri ve alkolün ortalama düzeyde kullanımı bile ciddi kişisel ve sosyal sonuçlara yol açabilir.
BAĞIMLI BİREY;
ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAYBEDER

İnsan var oluşundan itibaren hep özgürlüğünü kazanma uğruna mücadeleler vermiştir, hala da vermektedir.Özgürlük, herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumudur. Dolayısıyla, herhangi bir maddeye bağımlı olan insanın özgür olamaz.

KENDİNE OLAN GÜVENİ ZAYIFLAR

Maddenin neler yaptığını bağımlı olan kişi çok iyi bildiği için, maddenin yoksunluk anında örneğin kas sistemlerini kontrol edemeyeceği için tuvaletini tutamaz, tuvaletini tutamayan bir insanın kendine güvenmesinden de söz edilemez. Ya da madde bulabilmek için istemediği şeyleri yapmak zorunda kalır; kendi kararlarıyla değil, başkalarının yönlendirmeleriyle yaşayan kişinin de kendine güveninden söz etmek olanaksızdır.

KENDİNİ KONTROL ALTINDA TUTAMAZ

Maddeye karşı gösterilecek irade kullanmak ya da kullanmamakla ilgilidir. Kullandıktan sonra merkezi sinir sistemi bozulduğu için insanın sağlıklı hareketlerde bulunması zaten beklenemez. Maddenin etkisindeyken kendisi dahil, etrafına zararlı bir insan haline gelebilir.

İDEALLERİNİ KAYBEDER

İnsan; “ HAYATTAN NE BEKLİYORSUN?” sorusuna birden fazla cevaplar verir. Eğer veremiyorsa sorun var demektir, bu sorunların en önemlisi de bağımlılıktır. Bağımlı olan kişiler bu soruya genel olarak; "HİÇ" cevabını vermektedirler. Bu cevap da ideallerin kalmadığını göstermektedir.

İNSANİ İLKELERİ YOK OLMAYA BAŞLAR

Bağımlı kişi, maddenin etkisinde bir yaşam sürdürmeye başladığı ve maddenin denetiminde hareket ettiği için, yaşamla ilgili sorumluluklarını yerine getiremez.
Maddeyi kullanmak başlı başına bir suçtur, ayrıca madde beraberinde de diğer suçları getirmektedir.

Bağımlı kişi: Maddeyi alabilmek için, önce mevcut parasını bitirir. Parasını bitiren kişi yakınlarını kandırmaya başlar, yani yakınındaki insanları soyar, günü kurtarma adına hırsızlık yapmaya başlar, parasını maddeye yatırır. Fuhuş yaparak, bu yolla kazanılan parayı maddeye harcar. Ayrıca insanlar bağımlı yapılarak, madde karşılığında zorla fuhşa zorlanırlar, ve en önemlisi; Narkotik Atasözü: "HER İÇİCİ POTANSİYEL BİR SATICI ADAYIDIR!" Bu ne demek? Her içici para bulma uğruna etrafındaki insanı maddeyle tanıştırır. Maddeyle yeni tanışan bu insanın başka bir yerden satın alma imkânı yoktur. Böylece uyuşturucu satıcıları için yeni bir para kaynağı oluşturulmuş olur.
Bağımlılık yapıcı maddelerden korunma
Önleme çalışmalarında bireyi madde kullanımına başlamadan bilinçlendirmek öncelikli hedeftir. Birincil önleme çalışmaları olarak tanımlanan bu yaklaşımda eğitim yolu ile, madde kullanımının engellenmesine çalışılmaktadır.
En iyi korunma yolu HİÇ BAŞLAMAMAKTIR…
Bir şekilde başlanmışsa;
KURTULMAK MÜMKÜNDÜR !
Madde kullanımı ve bağımlılığı bir sağlık sorunu olmakla birlikte tedavisi mümkün bir hastalıktır. Kişi ilgili hastanede tedavisini olup sağlıklı bir birey olarak kendi yaşam alanına geri dönebilir. Bunun için mutlaka tıbbi yardım ve uzman desteği gerekmektedir. Tedavi tamamlandıktan sonraki süreç oldukça hassastır. Kişi kendisini madde kullanımına iten ortamlardan ve arkadaş çevresinden uzaklaşmalı, yaşamında anlamlı ve önemli olan kişiler, etkinlikler ve yaşantılarla iç içe olmalıdır. Aksi takdirde tekrar madde kullanım ihtimali oldukça yüksektir.
HUKUKİ BOYUT
Madde bağımlılığı içerisine girmiş insanlar bu bataktan çıkmak için bir fırsat yaratmakta çoğu zaman zorlanırlar. Bunun en büyük nedeni ise genellikle nereye ve nasıl başvurabileceklerini bilmemeleridir. Herhangi bir sağlık kuruluşuna tedavi amaçlı başvurmaya ya da yetkililerden yardım istemeye, kanunla ters düşüp cezalandırılma korkusuyla çekinmektedirler. Oysa ki Türk Ceza Kanunu’nda bu konuyla ilgili olarak Etkin Pişmanlık başlığı altında gerekli düzenlemeler mevcuttur.

MADDE 192.
(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz.

Görüldüğü gibi, TCK`nın 192. maddesi özellikle madde kullanıp da bırakmak isteyen bağımlılara önemli bir adli kolaylık getirmektir.
MADDE KULLANIMI VE BAĞIMLILIĞINA HAYIR BAŞLIKLI SPOT CÜMLELER
·Bağımlılık yapan maddeler çözüm değil çözümsüzlük üretir...
·Sağlıklı bir toplum mutlu bir gelecek için madde bağımlılığına hayır....
·Güvenli bir madde, güvenli bir kullanım şekli yoktur....
·Madde bağımlılığından en etkin korunma ve kurtulma yöntemi hiç başlamamaktır....
·Bilgilenmek, birbirimize destek olmak ve yardımlaşmak madde bağımlılığından korunmanın en iyi yollarındandır....
·Madde kullandığınızda mutluluklarınız hayali ve geçici, kullanmadığınızda gerçek ve kalıcıdır....
·Sevgi, cesaret, ümit, mutluluk, dostluk içinizde, bağımlılık yapıcı maddelerde aramayın....
·Madde bağımlılığına giden merdivenin ilk basamağı sigara ve alkoldür....
·Bir Kez Madde Kullanmak, Bağımlılık İçin Yeterlidir. Bağımlı Olmamak Kişinin Elindedir....
·Madde kullanarak gerçek hayatta çözülebilmiş hiçbir sorun yoktur. Sorunlar Madde Kullanımına Bahane Olmamalıdır....
·Madde Bağımlılığına Hayır, Yaşama Evet...
·Gerçek güç, madde kullanmak değil, maddeye hayır diyebilmektir....

ANNE ve BABALAR İÇİN
Genç bir nüfus yapısına sahip olan ülkemizde sigara, alkol ve uyuşturucu maddeleri Madde ile tanışma ve madde kullanım yaşının giderek düştüğü ve 12-17 yaş arası gençlerin risk altında olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Bu bakımdan gençlerin zararlı alışkanlıklardan korunması ve onlara sağlıklı yaşama bilincinin kazandırılmasında en büyük görev eğitim kurumlarına düşmekte, bu bağlamda okul, öğretmen, aile ve toplumun işbirliği daha da önem taşımaktadır.

Yaşamının temellerini oluşturma sürecinde gençler,
• Güvenli ve mutlu bir yaşam için gerekli davranışları bilmeli,
• Bütüncül sağlıkları için gerekli önlemleri alabilmeli,
• Bir sorunla karşılaştıklarında çözüm üretebilmelidir.
Anne ve Babalar;
Uyuşturucu madde kullanan çocuğu ne kadar erken fark eder, ona yardımcı olunsanız bağımlılıktan kurtulma şansı o kadar artar.
Erken teşhis için çocuğunuzda şu ölçütlere dikkat ediniz:
Bitkinlik, dalgınlık, halsizlik
Sinirlilik, saldırganlık, baş dönmesi
Gözbebeklerinde büyüme ve sulanma
Gözlerde kızarıklık, donuk bakışlar
Burun akıntısı, kanama ve kızarıklık
Kusma, iştahsızlık, aşırı kilo kaybı, yüz renginin solması
Ağızda kuruma, vücutta kaşıntılar
Canlılık, enerji artışı, uzun süre uyumama
Sebepsiz gülmeler, ağlamalar
Sık sık tuvalet ihtiyacı
Şiddetli ağrı ve kramplar
Duygusal çöküntü ve mutsuzluk
Aşırı para harcama
Suç işleme eğilimi ve saldırganlık
Arkadaş çevresinin değişmesi
Aile içi ilişkilerin zayıflaması
Yalnız kalmayı tercih etmesi
Derslere olan ilgisinin azalması
Kendisinin veya evdeki değerli eşyaların nedensiz kaybolması
Bunların bazılarını çocuğunuzda gözlemlediyseniz,

HEMEN ENDİŞELENMEYİN!
Çocuğunuz ya da bir yakınınız uyuşturucu/uyarıcı madde kullanıyor olabilir.
Ancak, özellikle dikkat etmeniz gereken konular şunlardır:
Paniğe kapılmadan durumu gözlemleyin
Uzman bir hekimin bilgisine başvurun, yönlendirmeleri doğrultusunda hareket edin
Çocuğunuzun arkadaş çevresini inceleyip, sorunun kaynağını belirlemeye çalışın
Çocuğunuza kesinlikle kötü davranmayın, onu suçlamayın, sabırla dinleyin
Çocuğunuza daha fazla zaman ayırın ve sevginizi ona gösterin
Aile bağlarını gözden geçirip, sorunları giderip güçlendirmeye çalışın, eğer boşanmış çiftlerseniz çocuğunuza destek olmak için bir araya gelin
Sosyal ve sportif etkinliklere katılımını teşvik edin
Arkadaş seçiminde titiz davranması konusunda yol gösterici olun
Söylediklerini ciddiye alın, kastettiği şeyi anladığınızdan emin olun
Uyuşturucu Madde kullanan Gençler Üzerinde Yapılan Araştırma Sonuçlarına Göre
Madde Kullanma Nedeni Olarak;
Merak
Arkadaş çevresi
Fiziksel ve psikolojik sorunlar
Sevgisizlik ve ilgisizlik, parçalanmış aileler
Büyüklerine özenti
Ailede veya yakın çevrede özdeşleşeceği kimsenin olmaması gibi etkenler sayılabilir.
Ayrıca;
Uyuşturucu kullanan gençlerin ailelerindeki benzer bazı özellikler dikkate değerdir;
1-Parçalanmış boşanmış aileler
2-Anne ve babadan birinin kaybı
3- Aile içinde madde bağımlısı bireylerin bulunması
4- Aile içi iletişim eksikliği
5- Baskıcı ve ilgisiz aile ortamı
6- Aile içinde gencin model alabileceği birey/bireylerin bulunmaması

BAĞIMLILIKTA GENCE NASIL YAKLAŞMALI?
• Önyargılarınızdan sıyrılın
• Kişi maddenin etkisindeyse konuşma girişiminde bulunmayın
• Konuşmaya hazır ve sakin olduğunuzda konuyu açın
• Etiketlemeler kullanmayın
Kendinizi onun yerine koyun, düşünce ve duygularını anlamaya çalışın
• Öğüt vermeyin

AİLEYE ÖNERİLER:
1-“Benim çocuğum asla yapmaz” demeyin.
2- Çocuğunuzun okulunu, okula giriş çıkış saatlerini, okulla ev arasındaki sürenin ne kadar olduğunu bilin ve takibini iyi yapın.
3- Özel eşyalarını özellikle cep telefonunu karıştırmayın, ancak cep telefonu ile kiminle konuştuğundan ve mesajlaştığından emin olun.
4-Çocuklarınızın kullandığı kelimelere dikkat edin. Örnek : chat, nick name, dalga dümen vs.
5-Çocuklarınıza her zaman sarılın ve sevginizi gösterebilen bir ebeveyn olun.
6- Evde bilgisayar ve internet kullanımının kurallarını en baştan koyun ve bu konuda kararlı olun. Kuralların uygulanması kuralların iyi anlatılması ile doğru orantılıdır.
7- Çocuğunuzun alkol kullanımı konusunda hoşgörülü olmayın. Hoşgörülü olmak demek madde kullanımı kapısını aralamak demektir.
8-Bağımlı bir çocuk sahibi olmamak için önce kendi bağımlılıklarınızın farkına varın ve onları ortadan kaldırmak için elinizden geleni yapın. Örnek : sigarayı bırakın.
9-Aile ortamınızda bir boşanma söz konusu ise böyle bir durumda sadece eşinizden boşanın, anne ve babalıktan boşanmayın.
10-Çocuklarınızı koşulsuz sevgiyle sevdiğinizi hissettirin. Unutmayın ki yarının geleceği olan çocuklarımız geleceğimizin teminatıdır ve bizim çocuklarımızdır.
BAŞVURU MERKEZLERİ
Tedavi alanında ülkemizde alkol ve madde bağımlılığı tedavi merkezleri (AMATEM) aşağıdaki tabloda verilmiştir. Belirtilen telefonlardan randevu alınabilmektedir.
Adana
Adana Dr.Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi
0 322 324 70 10
Ankara
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM Kliniği
0 312 395 95 95
Ankara
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
0 312 310 33 33
Ankara
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
0 312 202 44 44
Antalya
AMBAUM (AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ)
0 242 249 62 73
Denizli
Denizli Devlet Hastanesi
0 258 265 34 30
Diyarbakır
Diyarbakır Devlet Hastanesi
0 412 228 54 30
Elazığ
Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi
0 424 218 17 05
İstanbul
Bakırköy Prof.Dr.Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi ÇEMATEM
0 212 543 65 65
İstanbul
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
0 212 414 20 20
İstanbul
Özel Balıklı Rum Hastanesi
0 212 547 16 00
İstanbul
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi (AMATEM)
0 216 444 06 20
İzmir
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
0 232 412 12 12
İzmir
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
0 232 444 13 43
İzmir
Egebam(EGE ÜNİVERSİTESİ)
0 232 363 48 99
İzmir
İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
0 232 243 32 08
Kayseri
Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi (AMATEM)
0 352 336 88 84
Manisa
Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi
0 236 234 63 63
Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi
0 362 435 60 60
FAYDALI LİNKLER

TUBİM
MADDE BAĞIMLILIĞI
YENİDEN
ANTALYA DOSTELİ
ESKİŞEHİR UYUŞTURUCU İLE MÜCADEL KURULU
Kapkaççılık
Bir Kimsenin haberi olmadan, tasinabilir esya ve ziynet bir veya birkaç kisi tarafindan aniden kapip kaçirilmasina kap-kaç denir.Kap-Kaç oto-yaya veya motosiklet ile yapilabilir.
Yolda veya caddede yürürken caddeye yakin olan taraftan mümkün oldukça uzak durulmali, trafik akisinin ters istikametinde çanta tasinmalidir.
Hava karadiktan sonra eve giderken issiz ara sokaklar yerine, isikli ana caddeler tercih edilmeli.
Özellikle bayan sürücüler,otoyolda giderken, araçlarina arkadan çarpan olursa çok dikkatli olmali otoda tek iseler araçtan inmemeli; çarpan aracin plakasini ve sahsin eskalini almaya çalisarak en yakin Polis Merkezine veya 155 Polis Imdat telefonlarina bildirilmelidir.
Trafigin yogun oldugu yerlerde ve trafik isiklarinda beklerken, çantalar ön veya arka koltuk yerine mümkünse bagaja kilitlenmeli yada sürücü koltugunun altina gizlenmelidir.
Dolandırıcılık
DOLANDIRICILIK TAVSİYE VE ÖNERİLERİMİZ
Dolandırıcıların sermayesi dilidir. Kimsenin sizin saflığınızdan istifade ederek para ve eşyalarınızı almasına, senetler imzalatmasına müsaade etmeyiniz. Unutmayınız ki hiç kimse sizden daha akıllı değildir.
Alışverişlerinizde tanımadığınız kişilerden almış olduğunuz çeklerin çalıntı olabileceğini göz önünde bulundurarak ilgili bankaya sorunuz.
Falcılara itibar etmeyiniz.
Bankadan emekli maaşı veya ikramiyenizi alıp giderken önünüze geçerek bankada görevli olduğunu ve yanlış ödeme yapıldığını söyleyerek paranın eksik kalan kısmının ödenmesi için bankaya davet edip paranızı alan ve sizi pul almaya gönderen şahıslara inanmayınız.
Kendilerini gümrük muhafaza memuru olarak tanıtıp, gümrükten ucuz fiyatla mal alacağını vaat edip paranızı alanlara; kendilerini doktor ya da hastanede görevli olarak tanıtıp, sizi ücretsiz tedavi ettireceğini söyleyip para isteyenlere inanmayınız.
Kredi kartınızın şifresini her ne sebeple olursa olsun kimseye söylemeyiniz.
Hastanede röntgen çekimi öncesi sizi başka bir odaya alıp, bileziklerinizi ve takılarınızı çıkarmanızı isteyen röntgen memuru görünümündeki kimselere inanmayınız.
İkametinize gelen kamu görevlisi olduklarını beyan eden kişilerden kimlik sorunuz ve komşunuzdan ilgili birimi arayarak konuyu teyit ediniz.
Sizi tanıdığını söyleyen ancak sizin tanımadığınız şahıslara kesinlikle para veya değerli eşya vermeyiniz.
Kendisini makam ya da unvan sahibi olarak tanıtan kişiden mutlaka kimlik sorunuz.
Şüpheli Paketler
Bomba Nedir?
Patlayıcı maddelerin istenilen ortamda, istenilen şekilde ve istenilen zamanda patlamasını sağlamak amacıyla bir kısım unsurların birleştirilmesiyle hazırlanan düzeneklere denir.
Patlayıcı Madde Nedir?
Hararet veya şok tesiriyle değişikliğe uğrayan,yüksek derecede ısı, çok hacimde gaz meydana getiren katı, sıvı ve gaz halindeki kimyevi bir terkip veya karışımlardır.
Paketlere Dikkat!
Bu tür olaylarda en arzu edilmeyen şey paniktir. Şüphelenilen paketin bomba olabileceği düşünülerek, gereksiz paniğe sebep vererek istenmeyen yaralanmalara yol açabilirsiniz, soğuk kanlı ancak temkinli hareket çevrenize güven verecektir.
Ayrıca; şüpheli paket uzaktan kumandalı bir patlayıcı ise, bomba düzeneğini harekete geçirecek olan terörist kendince en uygun zamanı kollamak amacıyla bombayı bıraktığı yeri görebileceği bir mesafede bulunacaktır.
Çevredeki kişileri iyi analiz ediniz. Her şüpheli paket, poşet ve benzeri cisimlerin mutlaka bomba olabileceği değerlendirilmelidir.

1- Bu tür şüpheli bir paket görüldüğünde, asla paniğe kapılmayınız. Bomba diye bağırmayınız.

2- Pakete dokunmayınız ve açıkta duran paketin ne tür bir patlayıcı düzeneğine sahip olduğu bilinmediğinden yakınında veya çevresinde sigara ile dolaşmayınız.

3- Üzerinden atlamayınız başkalarının atlamasına izin vermeyiniz.

4- Bomba veya şüpheli paket açık alanda ise etrafından en az yüz (100) metre, kapalı alanda ise mümkün olduğunca uzaklaşılmalıdır.

5- Çevrede fotoğraf çekenler var ise, çekmemeleri konusunda uyarınız. Zira bazı bomba düzenekleri fotosellidir ve flaş etkisi patlamaya sebep olabilir.

6- Bombalama eylemine müdahale uzmanlık ve özel cihazlar gerektirdiğinden, Bomba İmha Ekipleri olay yerine gelinceye kadar hiç kimse şüpheli paket veya bombaya yaklaştırılmamalıdır.

7- Patlamış bombaya ait iz ve delillerin kaybolmalarını önlemek için, çevre kordon altına alınarak, uzman personelin rahat çalışması sağlanmalıdır.

8- Olayı görev veya bilgisi olan kişilerin, Bomba İmha Uzmanlarıyla görüştürülmesi sağlanacaktır.
Sahte Para
Ülkemizde her yil binlerce kisi bilmeden aldiklari sahte banknotlar nedeniyle magdur duruma düsmekte, kanuni takibata ve maddi kayba ugramaktadir. Banknotlar hakkinda yeterince bilgisi olmayan ve incelemeden alan vatandaslarimizin bu gibi üzücü olaylarla her an karsilasmasi mümkün bulunmaktadir. Halbuki, sahte bir banknot gerçek bir banknottan dikkatli bir bakisla çok kisa bir sürede ve kolaylikla ayirt edilebilir.
Alisverislerde para kullanilmaya baslanmasindan beri kalpazanlik eylemlerinin de var oldugunu görmekteyiz. Bir emek sarf etmeden kolayca elde edebilmek için bir kisim insanlar da parayi taklit etmeye baslamislardir. Devletler paralarin taklit edilmesini önlemek amaciyla içlerine güvenlik unsurlari koymaktadirlar. Bu güvenlik unsurlarinin insanlar tarafindan iyi bilinmesi halinde sahte paranin piyasaya sürülmesi güçlesecektir.

SAHTE PARA ILE KARSILASILDIGINDA NE YAPILMALI ?
Türk Ceza Kanunu’na göre gerçek zanniyla aldigi paranin sahteligini fark eden kisiler, sahte parayi veren kisilerin eskâl bilgilerini tarif etmek sureti ile 3 gün içinde Emniyet makamlarina bildirdikleri takdirde kendileri hakkinda herhangi bir sorusturma yapilmamaktadir.
Bu nedenle , sahte bir parayla karsilastigimizda;
Sahte parayi aldiginiz kisiye kesinlikle iade etmemeli,
Sahsin eskaline iliskin bilgileri, mümkünse kimlik bilgilerini ve hatta varsa otosunun plakasini ve diger özelliklerini tespit etmeli,
Sahsi mümkün mertebe oyalamali,
Bu arada en kisa sürede “155 Polis Imdat” veya en yakin polis birimini olaydan haberdar etmeli,
Sahte para güzel bir sekilde muhafaza edilmeli ve sadece gelecek görevlilere teslim etmeli,
Sanik durumuna düsme korkusuyla ya da neme-lazim düsüncesiyle pasif kalmamali, olayi sineye çekmemeli,
Yapilacak ihbarin, aranan bir kisi veya sebekenin veya büyük bir olayin faillerinin ortaya çikarilmasina yardimci olabilecegi unutulmamalidir.

BANKNOTLARIMIZI NASIL KORUMALIYIZ ?
Para; devletin itibarini ve varligini simgeleyen belgelerden biridir. Bu nedenle banknotlari;
Cüzdanda muhafaza etmeli,
Burusturmamali,
Katlamamali,
Yirtmamali,
Üzerine yazi yazmamali,
Igne ve benzeri araçlarla delerek yipratmamaliyiz.

SAHTE PARALARIN PIYASAYA SÜRÜLME YÖNTEMLERI
Sahte paranin piyasaya genellikle asagidaki yöntemlerle sürüldügü görülmektedir.
Büfe, bakkal ve marketlerden alinan sigara, içki, çerez vs. karsiliginda yüksek degerdeki sahte banknot kupürleri verilerek para üstünün gerçek para olarak alinmasi,
Araçlara alinan akaryakit karsiligi benzin istasyonlarina verilmesi,
Sinema ve tiyatro giselerine verilmesi,
Milli piyango bayilerine verilmesi,
Canli hayvan ticareti yapan kisilere ve seyyar saticilara verilmesi,
Taksi sürücülerine verilmesi,
Genel kadinlara verilmesi,
Gazino ve eglence yerlerine bahsis ve hesap ödemesi olarak verilmesi,
Toplu ödemelerde para desteklerinin arasina az sayida sahte para konulmasi.
Sahte Banknot Kontrolü Yapmak İçin Tıklayınız...
Yankesicilik
YANKESİCİLİK -DOLANDIRICILIK VE KAPKAÇ OLAYLARINA KARŞI ALINMASI TAVSİYE EDİLEN ÖNLEMLER

Otobüs, Münibüs ve dolmuslara binislerde, pazar yerlerinde, maçlarda vb. gibi yerlerde başkaları tarafından itildiğiniz anlarda elinizi cebinize götürmeyi veya çantanızı kontrol etmeyi alışkanlık haline getiriniz.
Cüzdaninizda fazla para bulundurmayiniz. Para yerine kredi karti, çek vb. ödeme araçlarini kullanmayi tercih ediniz. Para veya cüzdaninizin çekilmesi için en uygun yerlerin pantolon arka veya yan cepleri oldugunu unutmayiniz.
Bir hirsizin degerli esyalarinizla ortadan kaybolabilmesi için sadece bir saniyeye ihtiyaci vardir. (Restoranda asili duran montunuz, koltugunuzun yaninda duran çantaniz, hatta hesap öderken masaya koydugunuz çek defteriniz...)
Bankamatiklerde islem yaparken kimseye sifrenizi göstermeyiniz ve söylemeyiniz.
Kalabalik yerlerde yüksek miktarda nakit paranizin oldugunu göstermeyin..
Elinizde torba, poset, paket veya bir baska esyalar tasirken çantanizi bunlarla vücudunuzun arasinda kalacak sekilde tutunuz.
Yürürken çantanizi vücudunuza yakin tutun, çantanizin elinizden kapilmasini zorlastirmak ve elverisli bir hedef olmamak için çantanizin açilacak yerini koruyunuz, varsa tasima ucunu bileginize geçiriniz. Omuza asili çantalarda da ayni sekilde hareket ediniz.
Altin mücevherat, zincir ve kolyeler birer hedeftir. Özellikle bisiklet, motosiklet kullanan yada yaninizdan kosarak geçen hirsizlar tarafindan kolayca çekilip, çikarilacak biçimde takmamak suretiyle, yaralanmayi ve maddi kayiplari önleyebilirsiniz.
Alis-verislerinizde tanimadiginiz kisilerden almis oldugunuz çeklerin çalinti olabilecegini göz önünde bulundurarak ilgili bankaya sorunuz.
Sehirler arasi yolculuklarda tanimadiginiz kisilerden yiyecek ve içecek alirken dikkatli olunuz. Ambalajli da olsa sigara, içecek ve yiyecek maddelerinin içine uyku verici ilaçlar enjekte edilmek suretiyle uyutularak kiymetli esyalarinizin çalinabilecegini unutmayiniz.
Cami sadirvanlarinda abdest almak için veya namaz kilarken askiya astiginiz ceket veya benzeri giysilerinizin cebinde paranizi veya cüzdaninizi birakmayiniz.
Belgisiz satilan esyalarin çalinti veya kaçak olma ihtimali vardir. Bu tür mallari alirken kaynagini arastiriniz. Böyle durumlarda size mal satmak isteyen süpheli kisileri polise bildiriniz.
Yankesicilik,Dolandiricilik,Kapkaç vb. gibi olaylarla karsilastiginizda suçlularin eskali ile oto kullanilmis ise otonun plakasini Polise vakit geçirmeden aninda bildiriniz.
Terör ve Terörizm
Terör ve terörizm konularında farklı yaklaşımlar sergilenmektedir. Bu nedenle, kavramları zihinlerde berraklaştırabilmek için yerli ve yabancı kaynaklarda yer alan tanımların birlikte incelenmesinde fayda vardır.

Kökünü Latince "terrere" sözcüğünden alan terör deyimi "korkudan sarsıntı geçirme" veya "korkudan dehşete düşmeye sebep olma" anlamlarına gelmekte olup, ilk defa Dictionnarire de I'Academie Française'nin 1789 yılında yayınlanan ekinde rastlanmaktadır. Nitekim, 1789 Fransız ihtilali sonrasının dönemi tarihçilerince "terör rejimi-rejime de la terreur" olarak anıldığı bilinmektedir.
Türkçedeki karşılığı "yıldırma, korkutma" olan terör kelimesi Fransızca Petit Robert sözlüğünde "bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için meydana getirdiği ortak korku" anlamında yer alırken, Siyasi Terimler ve Örgütler sözlüğünde "kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri" olarak belirtilmektedir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1.maddesinde « Terör » aşağıdaki şekliyle tanımlanmıştır.
Terör tanımı (Değişik Başlık:18.07.2006/26232-5532/1 md.)
Madde 1- (Değişik Birinci Fıkra:19.07.2003/25173-4928/20 md.)
Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.
(Mülga İkinci Fıkra:18.07.2006/26232-5532/17 md.)
(Mülga Üçüncü Fıkra:18.07.2006/26232-5532/17 md.)
Terörizm Nedir?
Terörizm kavramı,terör yöntemlerinin siyasi bir amaçla örgütlü,sistemli ve sürekli bir şekilde kullanılmasını benimseyen bir strateji olarak terör kavramından ayrılmaktadır.
Terör terimi, dehşet ve korkuyu belirtirken terörizm, bu kavrama süreklilik ve siyasal içerik katmaktadır.
Buradan hareketle terörizm, “Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçları elde etmek , korkutmak ve itaat ettirmek için bir teoriye , felsefeye ve ideolojiye dayanılarak siyasi maksatlarla, iradi olarak terör ve şiddetin sistemli ve hesaplı bir şekilde kullanılmasıdır” şeklinde tanımlanabilir.
Ansiklopedik tanımlarda ise terörizm;
International Encylopedia of Social Sciences’de; "önceden belirlenmiş hedefleri elde etmek için şiddet kullanan, şiddete başvuran bir grubun veya partinin kullandığı metod",
Meydan Larousse’da; "ihtilalci grupların giriştiği şiddet eylemlerinin tümü, tedhişçilik, bir hükümet tarafından uygulanan şiddet rejimi",
Ana Britannica'da; "siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma" şeklinde tanımlandığı görülmektedir.
Ceza Hukukçusu Ordinaryus Prof. Dr. Sulhi DÖNMEZER ise "…şiddetin, sosyal, ulusal, ırki, dinsel, fesat çıkarıcı ve diğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatışma ve savaşı tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması…" şeklinde bir tanım vermiştir.
Terör SuçlarI

Terör suçları; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. Maddesinde, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı bulunan suçlardır. Ayrıca, aşağıdaki suçlar 3713 sayılı Kanununun 1 inci maddesinde belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde, terör suçu sayılır:
a) Türk Ceza Kanununun 79, 80, 81, 82, 84, 86, 87, 96, 106, 107, 108, 109, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 142, 148, 149, 151, 152, 170, 172, 173, 174, 185, 188, 199, 200, 202, 204, 210, 213, 214, 215, 223, 224, 243, 244, 265, 294, 300, 316, 317, 318 ve 319 uncu maddeleri ile 310 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan suçlar.
c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
ç) 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
d) Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde, olağanüstü halin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar.
e) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 inci maddesinde tanımlanan suç.
Terörİzmİn AmacI
Terörizmin temel amacı, bir davaya veya siyasal anlaşmazlığa dikkat çekilmesidir. Bu “dikkat çekme” şiddet eylemleri neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanmaktadır.
Kitle iletişim araçlarının sağladığı imkanlardan da yararlanan terörizm, yarattığı korku ve dehşet ile bir bakıma topluma; “Benden yana mısın, değil misin?”, “benden değilsen düşmanımsın”, “düşmanımsan hedefimsin”, “senin yaşama hakkın yoktur.” şeklinde belirtilebilecek “taraf olma” çağrısında bulunmaktadır. Terörizm, bu dramatik çağrılar ile insanlara tarafsız olma hakkını yasaklamakta, onların zihinsel ve duygusal masumiyetini yok etmekte, şiddet ortamına çekmekte ve toplumun şiddet yoluyla siyasallaşmasına, kutuplaşmasına yol açmaktadır. Toplumdaki kutuplaşmalar da zihinsel ve duygusal yönden bölünmüş “çatışan tarafları” ortaya çıkarmaktadır. Çatışan tarafların ise toplumun birlik ve bütünlüğünü bozacağı, dolayısıyla terörün amacına hizmet edeceği açıktır.
Terörizmin benimsediği bir diğer amaç, kargaşa yaratarak toplumun direnme gücünü kırmak, yerleşik sosyal ve siyasal düzenin arkasındaki halk desteğini şiddet yoluyla zayıflatmaktır.
Terörizmin bazı güçler tarafından birtakım siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlamanın da aracı olarak kullanıldığı dikkate alındığında amaç oldukça farklılaşmaktadır. Bu gibi durumlarda terörizmin amacı, bir kazanım elde etmek maksadıyla hedef alınan ülke ve toplumda belirli ortamların oluşmasına aracılık etmektir.
Türkiye gibi stratejik öneme sahip ülkelerin terör ortamında tutulmasında, ülkemizi hedef olarak seçmiş devletler ve birtakım güçlerin çıkarları açısından zaruret bulunduğu, terörün amacının da sadece bu ortamın devamını sağlamak olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle terörizm, bir siyasi mücadele aracı olmaktan çıkıp, bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak için kullandığı bir araç haline gelmektedir.
Öte yandan terörizm kitlelere yönelik hedef gözetmeyen şiddet eylemleriyle, toplumun güven duygusunu ortadan kaldırarak, halkın can derdine düşmesini ve olaylara tepkisiz kalmasını amaçlar. Böylece kitleler terörizme karşı duyarlılıklarını yitirir, terörü kanıksar ve devletle toplum arasında güven açısından büyük bir uçurum oluşur.
Terörizmin bir başka amacı da; baş eğdirmek, itaat ettirmektir. Terörizmin bu türü, terörist örgütlerce kendi üyelerine ve etkilemek istedikleri halk kesitlerine uygulanabilmektedir. Terörist gruplarca amaçlanan; yandaşlar kadar “seyircilerin” de itirazsız baş eğmeleri, “hedef kitlenin” emredileni yapmasıdır. Etkilenmesi amaçlanan bireylere ikinci defa düşünecek zaman ve aksine davranabilecekleri alan bırakılmaz. Amaç, “hedef kitleyi” yıldırmak, yönlendirmek ve yönetmektir.
TERÖRİZMİN ÖZELLİKLERİ
Terörizmin özellikleri, dünyada faaliyet yürüten terör örgütleri ve onların eylem şekilleri çerçevesinde aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Terörizm bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir fikir değil, stratejidir.
Terörizm, terör eylemlerini meşrulaştıracak bir senaryo hazırlar.
Terörizm, yeni bir düzen ve gelecekte zafer vaat eder.
Terörizm, uluslararası siyasetin bir parçasıdır, dolayısıyla dış destek olmadan yaşatılamaz.
Terörizm,propaganda ile doğar, gelişir ve propaganda ile yaşar. Bizatihi kendisi bir propaganda aracıdır.
Terörizm, Devlet otoritesine alternatif getiren örgütlü bir harekettir.
Mali destek terörün vazgeçilmez gereksinmesidir. Bu nedenle; soygun ile silâh ve uyuşturucu kaçakçılığı yapar.
Terör, bir hak arayışı, düzen önerisi ve bağımsız devlet kurma isteklerinden biri veya derece farklılığıyla her üçünün bir arada bulunduğu gerekçelerle ortaya çıkabilir.
Terör, bilinçli ve amaçlı eylemler olarak belirir.
Terör, şiddet uygulamayı giderek amaç konumuna taşır. Dehşet ve korku salarak yılgınlık yaratır. Zorba, acımasız, istismarcı ve kuralsızdır.
Terör, bazen başka güç veya güçlerin taşeronudur.
Terör kendi dilini yaratır ve kullanır.
Terörün genellikle siyasi bir amacı vardır.
Terör eylemleri, örgütlü bir çabayı gerektirir. Bütün bu eylemler, bireysel olmaktan çok, bir grubun katılımıyla gerçekleşmektedir.
Teröristin Ideolojik Motivasyonu
Terörün öncelikle bir ideolojik alt yapısının olması gerekmektedir. İdeolojik unsur, örgütün hareket noktasını oluşturmaktadır. Örgüt, benimsediği ideoloji doğrultusunda hareket etmekte, stratejisini buna göre belirlemektedir.Terör örgütlerinin siyasi eğitim adını verdikleri faaliyetlerin amacı, örgütün dayandığı temel ideolojiyi örgüt mensuplarına benimsetmek ve örgütün hedefleri doğrultusunda bilinçlendirmektir. İdeolojik eğitim de diyebileceğimiz bu süreçle örgüt mensuplarının örgüte bağlılıkları sağlanır.
Günümüzde terör örgütlerinin dayandığı başlıca ideolojiler arasında, Marksist-Leninist-Maoist ideoloji (Komünizm), Milliyet (etnik) kaynaklı ideoloji (Faşizm, Kürtçülük, Ermeni Milliyetçiliği gibi), dini kaynaklı ideoloji gibi farklı kaynakları temel alan, ancak hedef olarak rejim değişikliğini veya bölünen topraklar üzerinde yeni bir devlet kurmayı amaçlayan ideolojiler yer almaktadır.
Örgüt Unsuru
3713 sayılı Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrasında “Terör” tanımı yer almakta, “terör” tanımı incelendiğinde ise, terör suçunun örgütle işlenebileceği, 7. fıkrasında ise Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanların Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağı ifade edilmektedir.
Örgüt; organize bir yapı içerisinde, aynı ideolojiyi benimseyen ve aynı hedefe yönelmiş kişilerden oluşur. Günümüzde terör örgütleri, çoğunlukla örgüt lideri ile ona bağlı üst düzey sorumlular ve daha alt düzeydeki bölge, il ve birim sorumlularından oluşmaktadır.
Örgütsel yapılanmada illegal teşkilatlanma ve gizlilik esastır. Bu aynı zamanda örgütün temel güvenlik ihtiyaçlarına yönelik bir yapılanmadır. İllegal faaliyet, legal alanda öne çıkan sempatizanların illegal alana kaydırılmaları ile beslenir. Böylece, operasyonlarla ortaya çıkan kadro kayıpları, yeni ve deşifre olmamış örgüt mensuplarının illegal kadrolara aktarılmasıyla giderilmeye çalışılır.
Siddet Unsuru
Terörün en önemli unsuru, şiddet unsurudur. Terör örgütleri şiddeti, ideolojileri doğrultusunda belirledikleri hedeflere ulaşmada önemli bir araç olarak görmekte, "silahlı propaganda" adı da verilen terör eylemlerini, mevcut anayasal düzeni değiştirmek için kaçınılmaz bir yöntem olarak benimsemektedirler. Terör örgütleri, gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri ile topluma korku salarak, halkta bıkkınlık ve yılgınlık duygusu oluşturup, vatandaşın devlete olan güvenini sarsmayı ve kaos ortamı yaratmayı hedeflemektedirler.
Ülkemizdeki Tehdit Unsurlari:
Ülkemizin huzur ve güven ortamini tehdit eden terörist unsurlari amaç ve stratejilerine göre dört guruba ayrilmaktadir.
Marksist-leninist ideoloji çerçevesinde hareket eden terör örgütleri (dhkp/c gb)
Bölücü bölgeci terör örgütleri (pkk gb.)
Din referansli terör örgütleri (hizbullah gb.)
Yurt disi terör örgütleri (asala gb.- bu terör örgütü ülkemiz üzerinde baski unsuru olusturarak, büyük ermenistan idealini olusturmaya çalismistir.)
1- marksist-leninist ideoloji çerçevesinde hareket eden terör örgütlerinin amaci; kendi ideolojileri dogrultusunda bir yönetim sistemini olusturabilmek için silahli halk mücadelesi ile mevcut anayasal rejimi degistirerek yerine komünist bir rejim kurmaktir. Günümüzde faal olan sol terör örgütleri dhkp/c ve mlkp gibi örgütlerdir.
2- yeni dönemde en önemli gelisme bölücülük cereyani üzerinde sekillenmeye baslamistir. Türkiye’nin dogu ve güneydogu bölgelerinde, kürt kimligi etrafinda baslatilan tartismalar ve yörenin geri kalmisliginin istismari üzerinde yogunlastirilan çalismalar, pkk terör örgütü vasitasiyla daha sonra 1984 yilinda eruh ve semdinli katliamlariyla silahli mücadele alanina kaydirilmis, yillarca süren silahli mücadele sonucu 15 subat 1999 tarihinde bölücü terör örgütü pkk nin basi, ülkemizin 10.000 km. Uzaginda kenya’da yapilan basarili bir operasyon sonucu yakalanarak ülkemize getirilmis, döktügü kanlarin hesabini vermek için adalet önüne çikartilmistir.
3- dünyadaki siyasi gelismelerin de etkisiyle, marksist-leninist ve bölücü kaynakli terörün yaninda, dini motifli terör hareketlerinin de giderek artan bir oranda ülke gündeminde yerini almaya basladigi gözlenmektedir. Ideolojisini dinden aldigini iddia eden birtakim gruplar, siddet eylemleri ile kamuoyuna mesajlar vermeye baslamislardir. Türkiye radikal alanda olusturulmaya çalisilan terörün bu yeni yüzü ile çok daha tehlikeli bir kamplasmanin içine çekilmektedir.
4- ülkelerin tarihten kaynaklanan hesaplari üzerine bina
Edilmeye çalisilan bir takim gerekçeler dogrultusunda faaliyet yürüten terör örgütleri, bu manada hedef ülkenin üzerinde baski olusturmak amaciyla terörist eylamlarde bulunmaktadirlar. Bir dönem büyük ermenistan hayali üzerine ülkemiz dis temsilciliklerine karsi terörist saldirilarda bulunan asala terör örgütü bunlardan birisidir.
Terörün Faaliyet Alanlari
1- Isçi ve memur sendikalari:
Bu kuruluslar içersinde sempatizan kitleler olusturmak suretiyle, isçi ve memurlarin anayasa ve kanunlardan dogan haklarini ideolojileri dogrultusunda kullanmak.
2-Siyasi partiler ve gençlik kollari:
Demokratik ortamdan istifade ile siyasi parti kurarak veya mevcut siyasi partilere ve bu partilerin gençlik kollari arasina sizmak suretiyle illegal faaliyet yürütmek,
3- Dernek ve vakiflar:
Terör örgütleri yasal alanda, kendilerini kamufle etmek amaciyla vakif ve dernek kurmaktadirlar.
4-Özel ve tüzel kuruluslar:
Özdemir Sabanci’nin öldürülmesi olayinda, sabanci holdinge sizmalari,
5-Egitim kurumlari:
Lise ve üniversite gençligi arasina sizarak sempatizan kitleler olusturmak.
Saglikli düsünme ve arastirma yetenegini henüz kazanamayan, kendisine teklif edilen her türlü degeri kabullenmeye hazir olan ve bir geçis dönemi içerisinde bocalayan gençler, terör örgütlerinin istahini kabartmaktadirlar.
Ögrencilere yönelik olusturulan yapilanmalarin çoklugu dikkat çekmektedir. Her örgüt lise gençligine yönelik örgüt içi olusumlara sahiptir.
GENÇLERİMİZİ KORUYALIM
Çeşitli ülke ve toplumlarca kendi milli hedef ve menfaatlerine ulaşma aracı olarak kullanılan propaganda faaliyetleri, ülkemiz ve özellikle gençlerimiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Gerçekten de ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençlerimiz, çoğu zaman çeşitli tehdit odakları tarafından arzu edilmeyen davranışlara itilmektedirler. Cesaretin çekingenliğe, macera isteğinin rahata, duyguların mantığa üstün geldiğini, araştırma, öğrenme ve dinamizm çağındaki bu dönemde gençlerde en etkin duygu otoriteden kurtulma duygusudur. Gençlerimizin bu kritik döneminden yararlanmak isteyenler bütün planlarını gençlerimizin bu özellikleri üzerine bina etmektedirler. Çeşitli kitle iletişim araçları ile gençlik kesimine ulaştırılan haber, bilgi, tema ve sloganlar yardımı ile gençlerin daha önce kazanmış olduğu değerler tahrip edilerek zihinleri karıştırılmaya çalışılmaktadır.

Ülkemiz, 30 yıldır iç ve dış düşmanların destekleyip organize ettiği yıkıcı faaliyetlerden oluşan tehdit ve bu tehdidin doğurduğu terör olayları ile karşı karşıyadır. 1968'den 80'li yıllara kadar sağ-sol, 1980'den sonra ise Türk-Kürt ve en son olarak da laik-antilaik, diye bölünerek insanlarımız birbirine kırdırılmak istenmektedir. Her şeyden öte, bütün bu olaylar ülkemizin siyasi, ekonomik ve kültürel yönden rotasını düzelttiği, işlerin iyi gittiği dönemlerde -sanki önünü kesmek istermişçesine çıkarıldığı izlenimi uyanmaktadır.

Soğuk savaş dönemlerinde uygulanan yol ve yöntemlerin amacı, o ülkeyi siyasi, sosyo-kültürel, ekonomik, psikolojik ve askeri yönden zaafa uğratarak yıpratmaktır.
Bu doğrultuda, ülkemize ve toplumumuza yönelik hasım devletlerce yürütülen planlı, devamlı, çok yönlü ve çok merkezli bu propaganda faaliyetleri hakkında bütün vatandaşlarımızın, özellikle üniversite ve yüksekokul seviyesine erişmiş veya çalışma hayatına atılmış gençliğin “bilgilendirilmesi” gerekmektedir. Zira, konu hakkında yetersiz bilgiler ve toplumun bilgisiz olması ülkemize yönelen tehdidi daha da etkili bir duruma getirmektedir.

Geçmişten bugüne, ülkemizdeki terör örgütleri faaliyetlerini, silahlı yöntemlerin yanında psikolojik yöntemlerle de sürdürmektedirler. Buna paralel olarak, ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütlerinin örgütlenme ve eleman kazanma aşamaları bir yayınevinin etrafında bir araya gelen insanların yazdığı kitaplar ile çıkardıkları gazete ve dergilerle başlamakta ve devam etmektedir. Bir örgütün faaliyet yürüttüğü toplumun içerisinde taban bulabilmesi ve eleman kazanabilmesi için ideolojik olarak kabul görmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi “davranışların görünmez dünyası düşüncelerdir”. Bu bakımdan, bir insana arzulanan istikamette davranışta bulundurmak için önce düşünce dünyasında gerekli değişikliğin yapılması gerekmektedir.

“Düşünce ek, eylem biç” sözünden hareketle, ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütleri, zehirli terörizm aşısını önce zihinlere yapmaktadırlar. Zihinlerde yapılan tahribatlar, zamanla insanların ruh dünyalarına nüfuz ederek eylem haline dönüşmektedir. Bunu,“Kalem fikir vermezse, kılıç kesmez” sözü çok güzel ifade etmektedir.

Bu çerçevede, terör örgütleri tarafından yürütülen psikolojik harekat faaliyetleri, örgütlenme ve militan kazanmak için müracaat edilen tek ve eşsiz bir mücadele yöntemidir.
Bilindiği gibi, bütün terör örgütlerini ayakta tutan bazı unsurlar vardır. Bunlar; ideoloji, iç ve dış destek, para ve elemandır. Bir terör örgütünü ayakta tutan en önemli kaynak insandır. Bir insanı örgüte bağlayan öğe ise, ideolojidir. Bir terör örgütünün istediği kadar parası olabilir, yurtiçi ve yurtdışından istediği kadar maddi ve manevi destekçileri olabilir. Fakat, insan kaynağı olmadığı sürece, o örgütün ayakta kalabilmesi mümkün değildir.

İşte, örgütlerin bu ihtiyacını karşılama zorunluluğu göz önünde bulundurularak gençliğimizi yıkıcı, bölücü ve irticai örgütlerin tehdidinden koruyabilmek için anne ve babalardan, okullarımıza, medyaya ve polise kadar herkese büyük görevler düşmektedir.
a.Anne ve Babalara Düşen Görevler
Gençlik bir insanın yaşamındaki en kritik dönemlerden biridir. Çocukluktan ergenliğe adım atan gençlerde ilk değişiklikler önce fizyonomilerinde başlamaktadır. Fizyonomideki bu ani değişiklikler, ellerin, ayakların büyümesi, burnun ve çenenin büyümesi, vücuttaki kıllanma, sesteki değişiklikler vs. genci tedirgin etmeye başlar.
Fizyonomideki bu ani değişim bir gencin görünümünü ilk zamanlarda olumsuz yönde etkilemektedir. Zira, fizyonomide orantısız bir görünüm söz konusudur. Bunun nedeni ise organların gelişimlerini farklı zamanlarda tamamlamalarıdır.

Ergenlik dönemi ile gençliğe ilk adımını atan bir bireyin fizyonomisindeki bu orantısız ve karmaşık görüntü psikolojisinde de görülmektedir.
Gençlerin aşırı alıngan davranmaları, başkalarına acımasızca eleştirilerde bulundukları halde, hiç eleştiriye gelememeleri, coşkulu ve hayalci olmaları, otoriteden devlete varana kadar her şeyi eleştirme eğilimi taşımaları vs. buna en iyi örneklerdir.

Aslında gençler bu davranışlarıyla ana babadan otorite figürünü temsil eden öğretmen ve devlete kadar herkese bir mesaj vermektedirler. Nedir bu mesaj? Shakesper, “Dünya bir sahne, insanlarda bu sahnede birer oyunculardır” demiştir. İşte gençler, anne babaya ve otorite figürünü temsil edenlere, dünya bir sahne ise ve bu sahnede bana düşen bir rol var ise şayet, benim bu rolümü en iyi şekilde oynayabilmem için kendime ait bir benlik, kendime ait bir kimlik ve kişiliğimin olması gerekir diyorlar. Anne babalar da; hayır, siz bizim istediğimiz tarzda kimliğe, kişiliğe ve benliğe sahip bir çocuk olacaksınız diyorlar. Bu noktada anne babalarla gençler arasında iletişim kopukluklarına neden olabilecek çatışmalar çıkıyor.

Yapılan araştırmalarda gençlerin anne babalardan en büyük şikayeti adam yerine, yetişkin yerine konmamak, anlayışsızlık, güvensizlik ve sürekli çocuk yerine konmak olduğu görülmüştür.
Bu nedenle; bir genç, aile ortamında adam yerine konmadığı, yetişkin yerine konmadığı için kendine değer veren, adam yerine, yetişkin yerine koyan ortamları aramaya başlıyor. Satanist gruplar ve terör örgütleri de maalesef tam bu kavşakta gençlerimizin karşısına çıkıyor ve onu kazanana kadar ileride bedelini fazlasıyla almak üzere sözde sevgiyi, saygıyı ve değeri gençlerimizin arzuladığı bir şekilde veriyorlar.
Bu aşamada yıkıcı, bölücü, irticai ve zararlı örgütler, bir gencin zihnini, kalbini ve ruhunu avuçlarını içerisine aldığı zaman o genç örgüt dışına çıkmak istese de, çıkması mümkün değildir.
Aslında gençlerin büyüklerden beklediği sınırsız bir özgürlük ve tek başına buyruk olmak değildir.

Onlar;
·Toplumda kendilerine yer edinmek,
·Kendilerini ispat etmek için bağımsız olmak,
·Güvenilmek ve adam yerine konmak isterler.
Onların sabırsızlığı gençlik çağının belirsizliğinden bir an önce kurtulma çabasından kaynaklanmaktadır.
Anne ve babalara tavsiyemiz, gençlik çağındaki çocuklarınızı gereksiz yere yargılamadan, eleştirmeden adam yerine, yetişkin yerine koymaları ve onlara bu kritik dönemde herkesten daha çok yardımcı olmalarıdır.
Terör örgütlerine ve aşırı akımlara katılan, uyuşturucu kullanan gençleri yakından analiz ettiğimizde, genelde ailevi problemlerinin olduğunu, en azından ailelerinin kendilerine karşı çok ilgisiz olduğunu görmekteyiz.
Van İli Çatak İlçesi, Sırmalı Köyü Dokuzdam Mezrası’nda 13 Eylül 1997 tarihinde, güvenlik güçleriyle girdiği silahlı çatışmada, ölü olarak ele geçirilen “Agit” kod isimli PKK terör örgütü mensubunun üzerinden çıkan şiir, anne ve babalara önemli mesajlar vermektedir.

Pişman etme aman doğduğum güne,
Mutlu olmak hakkım olsa bile
Bir zalim düşürdü beni bu hale
Pişmanım anam, inan bırakmıyorlar.

İster miydim soğuklarda, dağda yatmayı
Anaların yüreğine ateş yakmayı
Veren kahrolsun elime silahı
Pişmanım anam, inan bırakmıyorlar.

Bir zalim, başından vururum diyor
Dönenin sonu ölümdür diyor
Ne kadar pişman olursan ol diyor
Pişmanım anam, inan bırakmıyorlar.

Dost sandıklarım pusuda yatıyor
Kaçmaya kalksam namluyu dikiyor
Her gece bir zalim nöbet tutuyor
Pişmanım anam, inan bırakmıyorlar.

Her gün biraz daha azalıyorlar
Çoğu pişman olmuş, diyemiyorlar
Ölüm soğuktur anam kaçamıyorlar
Pişmanım anam, inan bırakmıyorlar.

b. Öğretmenlere Düşen Görevler
Gençler için okul, öğrenim görülen, arkadaşlıklar ve yeni ilişkiler kurulan toplumsal bir ortamdır. Orta öğrenimden itibaren, gençlerle öğretmenler arasında etkin bir iletişim doğmaktadır. Gençlerin tutum ve davranışları, özgürlük girişimleri öğretmen-öğrenci ilişkisine değişik bir boyut kazandırmaktadır. Bu dönemde, genç, kendisini ayrı bir varlık olarak görmek ve göstermek çabasındadır. O artık kendi başına kişiliği olan biri olarak tanınmak ister ve ailesinden dolayı değil, kendi yetenekleriyle, başarısıyla ve kişilik özellikleriyle beğenilmek ve kabul görmeyi arzu eder. Bu bakımdan okul ortamı, etkilendiği ve başkalarını etkileyebildiği bir toplumsal ortamdır. Hayranlık duyduğu bir öğretmen bu geçiş döneminde ona dayanak olur. Anne ve babasıyla kopardığı iletişimi okulda sürdürebilir. Kendine yeni özdeşim örnekleri yaratır. Öğretmen de gence değer veriyorsa genç mutludur, onun kişiliğinden kendi benliğine olumlu özellikler katmaya çalışır.

Eğer, öğretmen okulda aşırı disiplin ve baskı uyguluyorsa, gençlerin ergenlik döneminden kaynaklanan problemlerine yardımcı olmak yerine, anlayışsız davranıyorsa, bir genç ailesinden ve okulundan bulamadığı sevgi ve saygı dolu hoşgörülü ortamı başka yerlerde aramaya teşebbüs eder.

PKK terör örgütü içerisinde 3,5 yıl silahlı eylem ve faaliyetlerde bulunduktan sonra örgütün iç yüzünü tüm çıplaklığıyla görüp, güvenlik güçlerine teslim olan Sami Demirkıran, gazeteci Arslan Tekin ile yaptığı röportajda, örgüte okulda öğretmeninden yediği bir tokat nedeniyle katıldığını söylemiştir.

Aşağıda yer alan bir öğretmenin öğrencileriyle kurmuş olduğu olumlu iletişim, olumsuz sonuçları bakın nasıl engellemektedir.
"Öğretmen bu lisede göreve yeni başlamıştı. Bir gün üçüncü ya da dördüncü defa girdiği sınıflardan birinde burnuna yoğun bir alkol kokusu geldi. Sınıf, öğretmenin bu kokuyu alacağını düşündüğünden tetikte bekliyordu. Gözlerini öğrencilerin üzerinde dolaştıran öğretmen, arka sıralara doğru yürümeye başladı. Duvar dibinde oturan bir öğrenci her hali ile “Koku benden geliyor” diyordu. Öğretmen öğrencinin başına dikildi. Delikanlı, olabileceklerin endişesi içinde “İstersen bu konuya hiç girme” gibilerinden uyarıcı bir bakışla öğretmene baktı. Bütün sınıf dönmüş kendilerini izliyordu. Öğretmen samimi bir merakın dışına taşmamaya özen göstererek sordu:

-Bu kokuyu nereden kaptın?
Bu esprili soru delikanlıyı rahatlattı. Yine de tedirginliği tam olarak geçmemişti. Bu, o anda pek mümkün de değildi. Fakat yine de kendisinde, bir elini yüzüne siper yapıp cevap verme cesaretini buldu.
-Ben, dedi. Geceleri, babamın çalıştırdığı bir meyhanede barmenlik yapıyorum... Bazen ben de içki içiyorum... Dün akşam öyle oldu...
Sonra öğretmenin tepkisini anlamak ve karşı tepkiye hazırlanmak için elini yüzünden çekip dik bakışlarla öğretmenine baktı...
Öğretmen hafif bir gülümsemenin eşlik ettiği bir kararlılık ve ciddiyet içindeydi. Konuyla bir öğretmenin alışılmış tavrı içinde ilgili olmadığını, kendisi için bir büyük meselenin ortaya çıkmadığını, sınıfa içkili geldiği için kendisini azarlamak gibi bir niyetinin olmadığını tek bir hareketle anlattı. Elini delikanlının omzuna koyup biraz sıktı. Bunda “çalışmana memnun oldum” gibilerden bir mesaj da yok değildi. Bütün bunlar olup biterken senaryo da çoktan hazırdı. Şöyle dedi öğretmen:
“-Geçenlerde ünlü bir barmenle yapılmış bir röportaj okudum. Adam ben ömrümde ağzıma içki koymadım diyordu. Bunun ne kadar zararlı bir şey olduğunu yıllardır izliyorum. Bu ifadeler çok ilgimi çekti. Müşterilerle beraber içki içen çok barmen vardır. Fakat içki içmeyen bir barmene ilk defa rastladım.
Bu adam bana çok güçlü bir kişiliğin sahibi gibi geldi. Ben aynı iradeyi sende de görüyorum. Sende de aynı güçlü karakter var. İçki içmeyen bir barmen olabilirsin...”
Öğretmen itirazına barmenlikten başlasaydı büyük ihtimalle değişen bir şey olmayacaktı. Çocuk öncelikle bu yönde bir itiraz beklediğinden karşı itiraz için hazırlığını yapmıştı bile. İşe “içki içmeyen barmen” imajının yüceltilmesiyle başlanması delikanlı üzerinde beklenen etkiyi yaptı. Kafasındaki “madem barmenim benim içki içmem normal” kabulü bir anda yıkıldı. Daha önemlisi ona “içki içmeyen barmen” tiplemesi daha cazip geldi. Zaten istenen buydu. Delikanlı düşüncesini bir anda değiştirerek “irade ve karakter” sahibi birisi sıfatıyla içki içmeyen bir barmen olmaya karar verdi. Üstelik artık daha çok ilgi görecekti. Diğer barmenlerden farklı olduğunu düşünmek ona heyecan vermişti.
Düşüncedeki “operasyon” başarılı oldu.
Çocuk, zihninde kendisi için çok ilgi çekici bir resim yaptı ve bu resme uymak için gerekli adımları attı. Kendisi ile ilgili eski resmin yırtılıp atılması için birkaç saniye yetti.
O şimdi ne içki içiyor, ne de barmenlik yapıyor.
Öğretmen, delikanlının zihnindeki resimleri değiştirmek için fazla zorlanmadı."

c. Medyaya Düşen Görevler
Kitle iletişim araçlarının (Medya) işlevleri içerisinde, haber verme en temel işlev olarak bilinmektedir. Nitekim; haber, kitle iletişim araçlarının ortaya çıkması ve toplumun vazgeçilmez unsurları arasına girmesinin en belirleyici özelliğidir. Haberin değişik tanımları yapılmıştır. Ancak, “insanları ilgilendirecek, zamanlı olan bir düşüncenin, olayın veya sorunun özeti” şeklindeki tanım en bilinenidir.
Medya, toplumu bilgilendirmek üzere verdiği haberler konusunda yansız ve objektif olmalı, haberleri kendinden bir şey ilave etmeden vermeye dikkat etmeli haber ve yorum/değerlendirme kavramlarını birbirine karıştırmamalıdır.
Medya, özellikle gençliğimizi zararlı alışkanlıklara, ideolojilere, akımlara özendirici yayınlar asla yapmamalıdır.
Terör örgütleri medyada yer bulduğu ölçüde etkinlik kazanmakta, moral bulmakta, örgüt içi disiplini sağlayabilmekte ve sempatizanlarının örgüte bağımlılığını arttırmaktadır.
Medyada yer alan haber terör örgütlerinin propagandasını içermemeli ve detaylar verilerek gençlerimizi özendirici olmamalıdır.
TERÖR ÖRGÜTLERİ GENÇLİĞİ NASIL KAZANIYOR?
Ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütleri, militanlarını bir takım psikolojik süreçlerden geçirdikten sonra silahlı faaliyetlere sokmaktadırlar.
Bu psikolojik süreçleri kısaca açıklayacak olursak;
1. Grup Dinamiği
Terör örgütlerinin eleman kazanmada kullandığı ilk psikolojik süreç, grup dinamiğidir.
Bir terör hareketinin başarılı olabilmesi için daha ilk anlardan itibaren kapalı bir teşkilat kurması ve bütün taraftarlarını bu örgüt içerisinde eriterek örgütün ayrılmaz bir parçası haline getirebilecek bir güce sahip olması gerekmektedir.
Bundan dolayı grup ve grup dinamiği süreci hakkında kısaca bilgi vermekte fayda vardır.
Günlük konuşmada kullanılan “grup” sözcüğü en genel anlamda çoğul olmayı ifade eder. Sosyolojide ve Sosyal Psikolojide ise grup kavramı çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Bu tanımlara göre, bir kalabalığın grup olabilmesi için ortak amaçlar, ortak normlar, kendilerini bir gurup olarak hissetmeleri gibi koşullar öne sürülmüştür. Gruplar şüphesiz bu özellikleri göstermekle beraber, bir topluluğun grup olabilmesi için bir “etkileşim”in olması gerekmektedir. Buna göre grup, “etkileşim halinde olan birden fazla insan” demektir.
Grup dinamiği ise, bir grup içinde oluşan sebep-sonuç ilişkileri ile grupların oluşması ve işleyişini ifade etmektedir.
Gruplar, insanların rasgele bir araya geldikleri topluluklar değildir. Onları bir arada tutan değerler sistemi vardır.
Her insan istediği gruba giremez. Çünkü grubun yazılı olmayan yasaları vardır.
Her gurubun bir işleyişi, kalıplaşmış değerleri, amaçları ve ilişki düzeni vardır.
Her grupta bir dayanışma, birlik, iş bölümü ve üyelerden ayrı beklentiler vardır.
Her grubun ortak bir aklı, tavrı, tutum ve davranış şekli vardır.
Liselerde, üniversitelerde, işçiler ve kamu çalışanları içerisinde, mahalli alanda örgüt sorumluları örgüte kazanmayı planladıkları kişilerin;
Aile yapısı,
Zaafları,
İrtibatta olduğu arkadaşları,
Ekonomik düzeyi gibi yönleri hakkında istihbarat yaparlar.
Örgüte kazanılması planlanan kişi hakkında gerekli bilgiler toplandıktan sonra insan psikolojisini iyi bilen örgüt militanları bu bilgilerin ışığında harekete geçerler.
Bazen gerekli diyalogun sağlanması için bir çay, sinema, tiyatro ve konser daveti, ekonomik sıkıntıda olan öğrencilere burs ve kalacak yer temini yeterlidir.
Hepimiz biliriz ki, her insanın hayatta karşılıksız bir sevgi, ilgi ve samimiyete ihtiyacı vardır. Örgüt militanları bu işi ideolojik amaçlar uğruna yaptıklarından kazanmayı planladıkları kişiye karşılıksız arkadaşlık ve dostluğu uzun vadede bedelini almak üzere sunmaktadırlar. Dolayısıyla bu davranışları muhataplarının kalplerini kazanmalarına vesile olmaktadır.
Örgüte kazanılması planlanan genç, kurulan bu sıcak diyalogdan sonra kendini olduğu gibi kabul eden, kendine değer vererek adam yerine koyan senaryosu, sahnesi ve oyuncuları önceden planlanmış bir grubun içerisine çekilir.
Örgütlere bu psikolojik sürecin işlemesi ile birlikte adım adım giriş yapan bir kişi nereye doğru sürüklendiğinin farkında bile değildir. Ta ki, eline bir silah alıp silahlı eyleme başlayacağı güne kadar...
Görüldüğü üzere, örgütlenme ve militan kazanmada terör örgütleri tarafından planlı ve devamlı aksiyonlar şeklinde uygulanan psikolojik harekat faaliyetleri, insanın zihnini, kalbini ve ruhunu hedef almaktadır. Planlayıcısı, uygulayıcısı ve hedefi insan olan bu faaliyet türü oldukça karmaşık bir şekilde cereyan eder. Öyle ki, çoğu zaman hedef haline gelen bireyler kendi düşünce, duygu ve davranışlarında meydana gelen değişikliklerin farkına bile varamamaktadırlar.
2. Tutum Değişikliği
İnsan psikolojisinden istifadeyle grubun içine çekilen bireye gruptaki militanlarca örgüte ait kitap, gazete ve dergiler okutturulmaya başlanır. Çünkü, kitaplar, gazeteler ve dergiler beyin yıkamanın ve şartlandırmanın en etkili araçlarıdır.
Çağımızda yaygın olarak kullanılan dergi, gazete, kitap gibi basılı; radyo, sinema, TV. gibi görüntülü ve sesli iletişim araçları, insanlara aktardıkları bilgi ve neden oldukları davranış değişikliğiyle ortak amaçların, beklentilerin, değerlerin, inançların, duygu ve düşüncelerin oluşmasında önemli rol oynarlar.
Her yasadışı örgütün illegal ve legal nitelikli yayınları vardır. İllegal yayınlar tamamen yasadışı ve korsan olarak çıkarılırlar. Bir de yasalar uygun olarak çıkarılan kitap, dergi ve gazete satıcılarında aleni olarak satılabilen dergi ve kitaplar vardır ki insanlar içeriğindeki tehlikeyi sezemeden etkisinde kalırlar.
Grupta örgüte kazandırılmak istenen bireyin tutum ve davranışlarının değişimine kitap, gazete ve dergiyle başlanmasının nedeni tutumların oluşumundaki üç öğedir. Bunlar düşünce, duygu ve davranıştır.
Bilindiği gibi tutum; “Bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir.”
“Diğer bir ifadeyle tutum, davranışla anlatılan ve içten gelen bir duygudur.” Tutumlara bu yüzden insan davranışlarının görünmez dünyası da diyebiliriz.
İşte kitaplar, gazeteler ve dergilerle yapılmak istenen, tutumların oluşumunda birinci süreç olan düşünce boyutunun beslenmesidir. Bu boyut beslenirken grupta özellikle gruba yeni katılmış bireyin okuduklarını hazmetmesi için sözde tartışmalar ve münazaralar yapılır. Aslında bu münazara ve tartışmalar genellikle güdümlü sorular ve bunlara verilen cevaplardan oluşur. Bu arada bireye okuduklarına dair görüşleri sorulur. Grup halinde örgütün planlı ve programlı olarak hazırladığı seminer ve toplantılara gidilir. Bitirilen her yeni kitabın ve derginin yerini ise başka bir kitap ve dergi alır.
Bu arada, bireyden sadece örgüte ait yayınlar ile örgütün amaçlarına uygun olarak çıkarılan kitap, gazete ve dergileri okuması istenir ve doğruların sadece örgütün yayınlarında yer aldığı empoze edilir. Bunun amacı bireye bir at gözlüğü kazandırabilmektir.
Düşünce boyutuyla birlikte aynı zamanda duygu boyutu da beslenmeye başlanır. Bunun için de örgüt tarafından hazırlanmış sloganlar ve müzikler kullanılır. Bilindiği üzere insan düşündüğü gibi duygulanan bir varlıktır.
Yasadışı örgütlerin, kendilerince oluşturulan veya desteklenen müzik ve dinleti grupları, kendilerine has sloganları ve kalıplaşmış söylemleri vardır.
Düşünce ve duygu boyutu her geçen günle birlikte beslenen bir bireye davranış boyutu olan silahlı eylemlere hazırlık teşkil etmesi için, içine çekildiği grupla beraber bildiri dağıtma, afiş asma, mitinge katılma gibi faaliyetlerde görev verilir. Hatta, örgütü sahiplenmesi açısından militan adayına örgüt içerisinde küçük küçük sorumluluklar verilir. Grup sorumluluğu, sınıf sorumluluğu gibi...
Grup psikolojisinin etkisiyle örgüte kazanılmak istenen birey, yapılan işlerin yanlış olduğunu düşünse bile artık itiraz edemez. Baş tarafta grubun, ortak değer yargılarının, yazılmamış yasalarının, ortak tavır, tutum ve davranışlarının olduğu belirtilmişti. İşte bu süreç tüm gücüyle bireyin üzerinde ağırlığını hissettirmeye başlamıştır.
Çünkü terör örgütleri, bir kimseyi savaşmaya ve ölmeye hazır hale getirebilmek için o kimsenin kişiliğini bedeninden ayırmaktadırlar. Diğer bir ifadeyle onun kendi gerçek kişiliğine sahip olmasını önlemektedirler.
Ve davranış boyutu...
Düşünce ve duygu boyutu örgütün yaşam felsefesi doğrultusunda beslenmiş bir birey, artık silahlı eylemlere katılmayı kendi ister hale gelmiş olur. Bu arzuyu fark eden örgüt ilk başlarda yeni kazandığı militanına görev vermeye pek istekli görünmez. Tabii ki, bu yeni kazandığı militanına bir taktik davranıştan başka bir şey değildir. Örgütün böylesi bir tutum sergilemesi yeni kazanılan militanı davasına daha da motive eder.
Ve silahlı eylemlere başlar...
Evet, davranışlarımızın itici gücü düşüncelerimizdir. Düşüncelerimizin besin kaynağı ise kitaplar, gazeteler, dergiler vs. Bu yüzden kitapların, dergilerin ve gazetelerin insan zihninde, kalbinde ve ruhunda bıraktığı izleri silmeye yeryüzünde hiçbir çare, çözüm olamaz.
3. Algılama
Terör örgütleri, kazandığı militanlarının beyinlerini ve ruhlarını, örgütün amaçlarına şartlandırma faaliyetlerini, bu kadarla da bırakmamaktadır. Ayrıca, yeni kazandığı militanlarının algılama dünyalarına da nüfuz ederek, örgütün idealleri ve amaçlarından başka herhangi bir şey düşünmelerini önlerler.
Sol örgütlerin örgüt içinde militanları için yayınladıkları yayınlarda, “devrimcinin şahsi hayatı olmaz” sözünden bunu çok iyi anlıyoruz.
Bu arada kısaca tanımlayacak olursak algı; “duyu organlarından beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi, yorumlanması, anlamlandırılması sürecine verilen addır. Duyu organlarımıza ulaşan veriler, algılama olmaksızın tek başlarına fazlaca bir değer taşımazlar. Duyusal verilerin algılanması, yani anlamlandırılması gereklidir. Bize ulaşan duyumlara ne tür tepkilerde bulunacağımızı ancak algılama sonucunda kararlaştırabiliriz.”
Tanımdan da anlaşılacağı üzere, her şey nasıl algıladığımızda başlıyor ve nasıl algıladığımızda devam ediyor. Bu konu toplumsal hayatta yaşayan insanlar için ne ise terör örgütlerinin bünyelerinde bulundurduğu teröristler açısından da aynıdır.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi terör örgütleri, militanlarını önce ideolojik yönden düşünce boyutunda yetiştirirler. Bunun nedeni de, “algılama”nın olabilmesi için bir insanın önce düşünmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Bir insan, ancak düşünce sistemi geliştikten sonra duyu organları aracılığıyla gelen uyarıcıları örgütleyip, anlamlandırabilir. Yani algılayabilir.
Bir insanın “Algılama Dünyası”nı psikolojik süreçler vasıtasıyla eline geçiren terör örgütleri o insanı bir robot haline getirip istedikleri her şeyi çok rahatlıkla yaptırabilmektedirler.
Bir örgüt militanının bu evrelerden geçtikten sonra kendi duyu organlarıyla algılayabilmesi ve kendi beyniyle düşünebilmesine imkan yoktur. Çünkü beyin yıkama ve şartlandırma süreci profesyonelce gerçekleştirilmiştir.
Yoksa bir militanın kundaktaki bebekleri gözünü dahi kırpmadan öldürebilmesi nasıl izah edilebilir ?
4.Militan Kimliği ve Kişiliği Kazandırma
Terör örgütlerinin, bir gencin psikolojik yönden beynini yıkayarak ideolojileri çerçevesinde şartlandırmalarının en önemli nedeni “kesin inanç” adamı haline getirmektir. Nitekim, bir gencin örgüte gelene kadar ailesinden ve çevresinden aldığı kimlik ve kişilik silinerek yerine yeni bir kimlik ve kişilik kazandırılmaktadır. Biz buna militan kimliği ve kişiliği diyoruz. Bir terör örgütünün militanlarını bu süreçten geçirmesindeki amaç ise, işleteceği cinayetlerin meşruiyet dayanağını o kişinin iç dünyasına yerleştirebilmektir. Bundan sonra, bir militan işlediği cinayetlerden dolayı vicdani herhangi bir sıkıntı çekmemektedir.
SONUÇ
Ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütleri öğrenci kesimi, işçi kesimi, kamu kesimi ve vatandaşlarımız içinde kurdukları sistemle kaybettikleri her militanının yerini yeni bir militanla besleyerek ayakta kalmaya çalışmaktadırlar.
Tıpta, bir insana hasta olmamanın yol ve yöntemlerini öğretmek amacıyla kurulmuş koruyucu hekimlik vardır.
Bu noktada, terörle mücadelede de bize düşen görev, koruyucu hekimlikte olduğu gibi gençliğimize sahip çıkarak terörizm hastalığına yakalanmamanın yol ve yöntemlerini öğretmek olmalıdır.
Ancak, gençliği terör örgütlerinin tuzaklarına karşı korumak sadece güvenlik güçlerimizin vazifesi değil, ana babalardan, öğretmenlere, ilgili tüm kurumların kısaca herkesin görevidir.
Muhteşem tarihi geçmişi, tüm dünyayı kıskandıran jeopolitik konumu, genç nüfus potansiyeli, zengin yer altı ve yer üstü kaynakları ile bulunduğu coğrafyada güçlü bir ülke olan Türkiye’nin, 21. yüzyıla girerken devletler arası platformda söz sahibi olabilmesi iyi eğitilmiş, idealleri olan gençliğe bağlı olduğu gözden uzak tutulmamalı ve herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Egitim kurumlarimiza ve gençlige yönelik faaliyetler
Ögrencilere yönelik olusturulan yapilanmalarin çoklugu dikkat çekmektedir. Her örgüt lise gençligine yönelik örgüt içi olusumlara sahiptir.
Yasadisi örgütlerin liselere yönelik örgütlenmeleri;
Örgütler daha çok aile huzursuzluklari olan çocuklari, anne babasi ayri olan ilgiye muhtaç olanlari, maddi durumu kötü olanlari, aile egitimi müsait olan ve örgütsel fikirlere yatkin olanlari seçmektedir.
Bir genç, örgüte su asamalardan geçerek katilir:
Önce sempatizan bir gurup içerisine alinir, bu grup okul arkadas çevresinden olacagi gibi aile yakinlarindan, gidilen bir dernek, örgüt yayin bürolari yada legal uzantilari içerisinde de olusturulabilir,
Örgütlerin, çikardiklari dergi ve kitaplar gençlere okutturularak, ülke problemlerinin tek çözüm yolu olarak ideolojiler kabul ettirilir.
Arkadas guruplari içerisinde siyasi ve ideolojik tartisma ortamlari hazirlanarak örgütsel bilinçlenme artirilir,
Örgütlerin feodal aliskanliklar olarak niteledigi manevi duygular ve aile baglari zayiflatilmaya çalisilir,
Gençlerde, karsilastiklari olumsuzluklara karsi tahammülsüz ve hemen tepki verebilecek bir ruh halinin yaratilmasina önem verilir. Ideolojik bilinçlenme, toplumsal olaylara sokularak güçlendirilir, isyan duygulari pekistirilir,
Daha sonra illegale çekilerek yazilama, pankart asma gibi kanunsuz olaylarda kullanilan örgüt mensuplari polisin yakalamasiyla suçluluk psikolojisine girerek, istese de normal hayata dönemeyecegine inanir, normal hayata dönmek isteyenler de örgüt tarafindan çesitli tehditlerle ve “polis tarafindan fislendin, artik bundan kurtulusun yok” türünden sözlerle engellenmeye çalisilir.
Sonunda herkesin çocuk gördügü, belki zaman içerisinde düzelir olarak niteledigi,aile ve çevre tarafindan ihmal edilen bu insanlar acimasiz bir örgüt mensubu olarak karsimiza çikabilmektedir.
Çesitli kitlesel etkinliklerde terör örgütlerinin gençligimizi kullanarak istismar ettigi onlari toplumsal olaylara katarak polisle karsi karsiya getirdigi bilinmektedir. Bu sekilde ideolojilerini ve gerçek yüzlerini maskeleyip, ögrencileri masumane istek ve tepki eylemlerin içerisine çekmekte bilahare de asil amaçlari dogrultusunda kullanmaktadir.
Yüksekögrenim kurumlarimiza yeni kaydolmus ögrenciler terör örgütlerinin uzantilari tarafindan sicak yaklasimla kazanilmaya çalisilir.
Güncel sorunlar bir sistem sorunu seklinde empoze edilerek çözümü sistemin degismesinde arama anlayisi yerlestirilir. Sisteme kinlenen kisi küskün kisi haline getirilir. Süreç içerisinde seminer çalismasina alinarak egitilir. Bu meyanda pratik sokak eylemlerine alistirilir. Ögrenci ayni zamanda, örgüt için dergi satmak, eglenceler düzenlemek, burslarindan yararlanma seklinde maddi destek saglayan unsur durumuna gelir.
Pratik eylemlerindeki basariya göre ögrenciye; kat sorumlusu, bölüm sorumlusu, fakülte sorumlusu gibi gururunu oksayici görevler de verilir. Genelde toplum içerisinde kisilik arayisinda olan tipler, bulundugu bu ortamda kisilik bulmaktan dolayi eylemsel yönden daha da keskinlesir. Sonuçta egitilerek ülkenin insan gücüne katkida bulunacak olan sahis, ülkenin egitimine ve ekonomik kaynaklarina zarar vermeye baslar.
Gençligin korunmasina yönelik alinabilecek tedbirler:
Okul – aile isbirligi saglanmalidir.
Kisiligin ve davranislarin sekillenmesinde ailenin önemi dikkate alinarak aile yapisini ve baglarini güçlendirecek tedbirler alinmalidir.
Gençlerin sorumluluk duygularinin gelismesine, saglikli bir kisilik yapisina ulasmasina ve hayati gerçek yönleriyle tanimalarina hizmet edecek kurumlar ve organizasyonlar olusturulmalidir.
Kütüphaneler yayginlastirilmali ve ihtiyaca cevap verecek kapasiteye çikarilmali, resim, müzik, tiyatro, edebiyat vb. Alanlarda gençleri gelistirici kurumlar olusturulmali ve gençler bu alanlara tesvik edilmelidir.
Ögrencilere hitap edici spor tesisleri olusturulmali ve katilim artirilmalidir.
Yasadisi faaliyetlerde bulunan ögrencilerin bu durumlarindan veli ve aileleri haberdar edilmeli, terör örgütlerine karsi, gençler mümkün oldugunca bilinçlendirilerek terör örgütlerinin aglarina düsmeleri engellenmelidir.
Ögrencilerin gidip geldikleri umuma açik yerler düzenli olarak denetlenmeli ve gençlige yönelik olarak açilan legal dernek ve kuruluslar kontrol altinda tutulmalidir.
Terör örgütlerinin istismar edebilecegi sorunlarin giderilmesi amaciyla maddi durumu iyi olmayan ögrenciler fon ve burslarla desteklenmeli, devamsizlik yapan ögrencilerin durumlari takip edilmeli,
Özellikle son on yillik dönemde vatandaslarimiz;
örgüt faaliyetlerine karsi her zamanki gibi devletin yaninda yer almayi sürdürmekte ve terör mücadelesine büyük bir destek vermektedirler.
Son on yillik dönemde terörle mücadele ve harekat daire baskanligi ve her seviyedeki terörle mücadele birimimiz, hukukun üstünlügü, insan haklarina saygi esaslari çerçevesinde olaganüstü bir mücadele örnegi vermislerdir, her zaman oldugu gibi önümüzdeki dönemde de terörle mücadele birimlerimizin en önemli ugrasisi olacaktir.
Terörle mücadele sadece güvenlik kuvvetlerinin tek basina basaracagi bir is degildir. Buraya kadar ifade edildigi üzere teröristler her türlü aksakligi ve eksikligi istismar ederek kendilerine taraftar bulmakta ve faaliyetlerini sürdürebilmektedir. Dolayisiyla kamu kurumlarinin yanisira her türlü toplumsal yapilarin isbirligi yapmasi gerekmektedir.
Aileye ve basina düsen görevlerin önemini belirtmeye herhalde gerek yoktur. En az güvenlik kuvvetleri kadar egitim kurumlarinin ve görevlilerinin de terörle mücadelede önemli bir yeri bulunmaktadir. Teröristler taraftar bulma çalismalarinda her zaman egitim kurumlarini kendilerine hedef noktasi olarak tayin etmektedirler. Gençligimizin art niyetli kisiler tarafindan istismar edilmemesi için ögretmenlerimize ve okullarimizin yönetimlerine çok önemli görevler düsmektedir.
Bomba Nedir?
Patlayici maddelerin istenilen ortamda, istenilen sekilde ve istenilen zamanda patlamasini saglamak amaciyla bir kisim unsurlarin birlestirilmesiyle hazirlanan düzeneklere denir.
Patlayici Madde Nedir?
Hararet veya sok tesiriyle degisiklige ugrayan,yüksek derecede isi, çok hacimde gaz meydana getiren kati, sivi ve gaz halindeki kimyevi bir terkip veya karisimlardir.
Paketlere Dikkat!
Bu tür olaylarda en arzu edilmeyen sey paniktir. Süphelenilen paketin bomba olabilecegi düsünülerek, gereksiz panige sebep vererek istenmeyen yaralanmalara yol açabilirsiniz, soguk kanli ancak temkinli hareket çevrenize güven verecektir. Ayrica; süpheli paket uzaktan kumandali bir patlayici ise, bomba düzenegini harekete geçirecek olan terörist kendince en uygun zamani kollamak amaciyla bombayi biraktigi yeri görebilecegi bir mesafede bulunacaktir. Çevredeki kisileri iyi analiz ediniz.
Her süpheli paket, poset ve benzeri cisimlerin mutlaka bomba olabilecegi degerlendirilmelidir.
Bu tür süpheli bir paket görüldügünde, asla panige kapilmayiniz. Bomba diye bagirmayiniz.
Pakete dokunmayiniz ve açikta duran paketin ne tür bir patlayici düzenegine sahip oldugu bilinmediginden yakininda veya çevresinde sigara ile dolasmayiniz.
Üzerinden atlamayiniz baskalarinin atlamasina izin vermeyiniz.
Bomba veya süpheli paket açik alanda ise etrafindan en az yüz (100) metre, kapali alanda ise mümkün oldugunca uzaklasilmalidir.
Çevrede fotograf çekenler var ise, çekmemeleri konusunda uyariniz. Zira bazi bomba düzenekleri fotosellidir ve flas etkisi patlamaya sebep olabilir.
Bombalama eylemine müdahale uzmanlik ve özel cihazlar gerektirdiginden, Bomba Imha Ekipleri olay yerine gelinceye kadar hiç kimse süpheli paket veya bombaya yaklastirilmamalidir.
Patlamis bombaya ait iz ve delillerin kaybolmalarini önlemek için, çevre kordon altina alinarak, uzman personelin rahat çalismasi saglanmalidir.
Olayi görev veya bilgisi olan kisilerin, Bomba Imha Uzmanlariyla görüstürülmesi saglanacaktir.
TERÖRLE MÜCADELE MEVZUATI
(3713) sayılı Terörle Mücadele Kanunu,
(5271) Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
(5190) sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Değişiklik Yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun,
(5237) Sayılı Türk Ceza Kanunu
(2559) Sayılı Polis Vazife ve Selahiyat Kanunu
(4959) sayılı Topluma Kazandırma Kanunu,
(1481) sayılı Asayişe Müessir Bazı Fiillerin Önlenmesi Hakkında Kanun,
(5187) sayılı Basın Kanunu,
(5253) sayılı Dernekler Kanunu
(3201) sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu,
(5442) sayılı İl İdaresi Kanunu,
(442) sayılı Köy Kanunu,
(2330) sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun,
(2821) sayılı Sendikalar Kanunu,
(2820) sayılı Siyasi Partiler Kanunu,
(2911) sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu,
(2822) sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu,
(1774) Sayılı Kimlik Bildirme Kanunu
(2935) Sayılı Olağanüstü Hal Kanunu
(1402) Sayılı Sıkıyönetim Kanunu
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği,
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi,
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi,
İşkence ve Gayriinsani Muamelelerin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi,
İşkence ve Diğer Zalimane Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi,
Türkiye' de Bilişim Suçları
GİRİŞ

Teknolojinin her geçen gün; insanoğlunu daha rahat ve daha mutlu yaşaması için sürekli değişim içerisinde bulunması sevindirici olmakla birlikte; bu değişim veya bu ilerleme suç kavramının da gelecekte daha farklı olacağının sinyallerini vermekte,şimdiden gerek ülkelerin gerekse de kişilerin başını fena şekilde ağrıtmaktadır.
Bilgisayar ve internet teknolojisinin hızlı gelişimi sonucu oluşan e-dünya düzeninde normlar ve etik değerleri azami süratte şekillenmektedir.Eğitimde ticarete,devlet sektöründen özel sektöre,eğlenceden alışverişe kadar birçok avantaja olanak sağlayan (Dokurer 2001) bu hızlı gelişim,sosyal ve teknolojik yönden dengesiz değişimler,tehlike ve tehditleri de ortaya çıkarmıştır.Her dönemde,o döneme ait değerlere göre şekil alan suç kavramı,günümüzde gelişen teknoloji ile bu yönde kendini çoktan biçimlendirmeye başlamıştır. Günümüzde bilginin önem kazanması ve (sosyal,ekonomik,siyasal) konular üzerinde söz sahibi olmak isteyenler için bilişim teknolojileri fevkalade önemli bir araç konumunda olmaktadır.
Suç kavramları arasında kendisine yer açan “Bilişim Suçları” da gelişen teknolojinin içerisinde ifade edilmeye başlamıştır.Bilişim teknolojileri ile beraber artık ülkeler arasındaki sınırlar kalkmış,bilgisayar ağları,Internet vb. ile uluslar arası bir boyut kazanmıştır.Bu bağlamda bilişim suçları ile gereken mücadelenin verilebilmesi ancak,dünya çapında bir işbirliği ile mümkün olabilmekte ise,bunun tersine ulusal bağlamda başarılı olmak neredeyse mümkün değildir.
Bilgi güvenliği konusunda G.J.Simmons’ın belirttiği gibi “Bilgi güvenliği,fiziksel bir değerliliği bulunmayan bilgi temelli sistemlerde bilgi dolandırıcılığını tespit etmek,buna karşı korunmak veya başarılı olmasını engellemekle ilgilenir.”Bilgi güvenliğinin sağlanması hususunda,bilgi edinen ve paylaşımında bulunanlar hassas olmalıdır.Çünkü bilgi güvenliği yalnız bir kuruma ait olmamakla birlikte,bu ortam içerisindeki herkese lanse edilmiş bir kavramdır.
“BİLİŞİM” ve “BİLİŞİM SUÇLARI” KAVRAMLARI
Halk arasında bilişim kavramı ile bilgisayar birlikte anılmaktadır.Buna rağmen bilişim bir bilim olmasına rağmen,bilgisayar ise bilişimin bir ürünüdür.Bununla birlikte bilgisayarın sözlükteki manasını dikkate aldığımızda da bu ayrımı görebiliriz.Tanıma göre bilgisayar;çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi,önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran elektronik araç,veya elektronik beyin olarak ifade edilir.Bilişim ve bilgisayar terimleri arasındaki bariz fark; bilişim bilginin kendisi olarak tabir edilirken,bilgisayar ise bu bilgiyi işleyen araçtır.
“Bilişim Suçları” halk deyimiyle “Bilgisayar Suçları” olarak tanımlayabildiğimiz gibi “İletişim Suçları” , “Internet Suçları” , “Dijital Suçlar” , “Teknolojik Suçlar” , gibi tanımlamalar da yapabiliriz. [ Computer Crimes, Cyber Crimes,Internet Technology Crimes,Digital Crimes ] .Genel manada bilişim suçları, her türlü teknoloji kullanılarak,kanuni olmayan yollarla kişisel ya da kurumsal bilgisayarlarda,sistemler üzerinde zarar verici etki bırakmaktır.Bilişim teknolojilerinde suç meydana gelebilmesi için mutlaka teknoloji kullanılmalıdır.Bu teknoloji bilgisayar,kredi kartı,telefon,poss makinesi,elektronik bir cihaz olarak düşünülebilir..Bilişim suçları hakkında AET Uzmanlar Komisyonu’nun Mayıs 1983 yılında Paris Toplantısında yaptığı tanımlamaya göre; “Bilgileri otomatik işleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde gayri kanun,gayri ahlakî ve yetki dışı gerçekleştirilen her türlü davranıştır.” denmektedir.
BİLİŞİM SUÇLARININ TÜRLERİ,HUKUKî MÜEYYİDELER(YAPTIRIMLAR),ÖRNEKLER VE ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Suçun işlenmesindeki esas konuyu suçlar arasındaki farklar oluşturur.Bir hedefe ulaşabilmek için türlü yollar kullanılabilir,bunun ötesinde asıl amaç hedeftir.Suç çeşitleri ayrımında 11.06.1999 tarihinde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından hazırlanan “Bilişim Suçları” raporuna göre ; suç çeşitleri altıya ayrılmaktadır.Bunlardan birincisi “Bilgisayar Sistemlerine ve Servislerine Yetkisiz Erişim ve Dinleme” olarak tanımlanır.İkinci olarak tanımlanan bilişim suçu “Bilgisayar Sabotajı” dır.Bir diğer suç kavramı “Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık” olarak kabul görür.Başka bir siber suç ise “Bilgisayar Yoluyla Sahtecilik” kavramıdır.Beşinci suç türü ise “Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı” şeklindedir.Son olarak tanımlanan bilişim suçu ise “Diğer Suçlar” başlığı altında Yasadışı Yayınlar,Pornografik Yayınlar (Büyük ve Çocuk Pornografisi),Hakaret ve Sövme olarak değerlendirilir. [Computer Sabotage , Unauthorizied Access,Computer Fraud ,Child-Adult Porn ] Buna benzer yine Internet ortamında işlenen suçlarla mücadele etmek maksadıyla, 23 Kasım 2001 tarihinde Budapeşte’de imzaya açılan,Avrupa Ülkeleri ile Kanada,Japonya,Güney Afrika ve ABD dahil 33 devlet tarafından imzalandığı halde henüz Avrupa Birliği ile flört eden Türkiye’nin imzalamamış olduğu; Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesine göre;bilgisayar veri ve sistemlerinin gizliliğine,bütünlüğüne ve kullanımına açık bulunmasına yönelik suçlar kapsamında hukuka ayıkırı erişim,yasa dışı müdahale,verilere müdahale,sistemlere müdahale,cihazın kötüye kullanımı fiilleri;bilgisayarla ilişkili suçlar çerçevesinde ise sahtecilik,dolandırıcılık,telif haklarının ve benzeri hakların ihlaline ilişkin fiiller ve içerikle ilişkili olarak çocuk pornografisine yönelik fiiller,cezalandırma konuları arasında sayılmış;bu hususlarda ulusal ve uluslar arası alanda gerekli etkin yaptırım ve işbirliğine ilişkin düzenlemeler belirtilmiştir.Avrupa devletlerinin bir çoğu (Almanya,İtalya,Finlandiya,Avusturya,Yunanistan,İsveç,Danimarka,Norveç ve Hollanda gibi) mevcut yasal hükümlere eklemeler yapmış;ABD,İngiltere ve İrlanda gibi Anglosakson sistemine dahil bazı devletler ise bu konularda özel düzenlemelere gitmişlerdir.
1999 ve 2001 yıllarında belirtilen sözleşme ve raporlarda belirtilen bilişim suçlarını daha geniş bağlamda inceleyelim.

1)Bilgisayar Sistemlerine ve Servislerine Yetkisi Erişim ve Dinleme
“Erişim” sistemin bir kısmına,bütününe,bilgisayar ağı veya içerdiği verilere,programlara;yine programlar,casus yazılımlar,virüsler,trojanlar,wormlar vb. ile ulaşma anlamındadır.Günümüzde özel hayatın gizliliğinin korunması için kanunlarda gerekli müeyyideler konulması ile birlikte dinlemeler,erişimler,izinsiz kişi ya da kurum bilgisayarlarına,sistemlerine girmek suç olarak kabul edilmiştir.
Günlük yaşantımızda gelişen teknoloji ile birlikte daha rahat ve modern bir ortam sağlayan iletişim kavramı ile birlikte gelişen bilgisayar teknolojisi sayesinde işlemler kolaylaşmakta ve kişiler,bankalar,resmi kuruluşlar,ticari kuruluşlar,hastaneler,bilgi depolayan sistemler,istihbarat birimleri,hızlı iletişim gerektiren işlemler çoğu zaman bilgisayar teknolojileri kullanarak yapılmaktadır. Türkiye’de işlemekte olan kamu kurumları,şirketler,özel ve tüzel eğitim kurumları,bankalar,ticari kurumlar ve birçok organizasyon; teknolojinin getirmiş olduğu gelişmelerden faydalanmakta ve bu sayede daha rahat ve kolay işlemlerini tamamlamakta,bir yandan kahvaltısını yaparken diğer yandan Internet üzerinden alışveriş yapabilmekte,büyük miktarda paraları rahatça bir yerden başka bir yere aktarabilmekte,kamu hizmeti olarak online pasaport,hastane muayene fişi,iş başvurusu gerçekleştirebilmekte, bir çok işlemi zahmetsiz bir şekilde yürütebilmektedir.Fakat bu işlemler sırasında belirli bir politikanın yapılmaması,gerekli düzenlemelerin uygulamaya konulamaması sonucunda kişi ya da kurumlar küçümsenmeyecek şekilde tehlikelere maruz kalmakta ve sonuç olarak bilişim suçu ortaya çıkmaktadır.
Bilgilerin toplandığı bu tür sistemlere,bilgisayarlara girmek,bilgilere erişmek suç olarak kabul edilmektedir.Günümüzde telefon dinlemeleri veya kişilerin özel mülklerine girmek nasıl savcı izni olmadan mümkün olmamakta ise yine kişiler veya kurumlar arası haberleşmenin bilgisayar üzerinden dinlenmesi veya izinsiz bilgilerin alınması da kişi özel mülkü ya da kişilerin şahsiyetlerine taciz olarak kabul edilmektedir ve suç oluşturmaktadır.
Ülkemizde bu konuda TCK’nın (Türk Ceza Kanunu) 243. maddenin 1. ve 2. fıkrasında açıkça belirtilmiştir.
TCK
Madde 243
Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına,hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.
Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde,verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.

Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan araştırmalarda gerek kamu kurumlarında,gerek ticari firmalarda çalışan insanların mesai saati (9.00-17.00) arasında Internet sohbeti (Chat-ICQ,MSN,Yahoo Messenger,Mirc Vb.) ve pornografik siteler ile meşgul olmanın doruğa çıktığını tespit edilmiştir. Çalışanlarında bu durumda performansı düşmekte,kurum veya ticari şirketin verimliliği bariz oranda azalmaktadır.(Turk.Internet.Com15.10.2001)
TCP/IP (Transmission Control Protocol/Internet Protocol), bilgisayarlar ile veri iletme/alma birimleri arasında organizasyonu sağlayan, böylece bir yerden diğerine veri iletişimini olanaklı kılan pek çok veri iletişim protokolüne verilen genel addır. Bir başka değişle, TCP/IP protokolleri bilgisayarlar arası veri iletişiminin kurallarını koyar.Bu protokollere örnek olarak, dosya alma/gönderme protokolü (FTP, File Transfer Protocol),Elektronik posta iletişim protokolü (SMTP Simple Mail Transfer Protocol) verilebilir.TCP/IP protokolü aynı zamanda, diğer iletişim ağlarında da kullanılabilir.
Özellikle pek çok farklı tipte bilgisayarı veya iş istasyonlarını birbirine bağlayan yerel ağlarda (LAN) kullanımı yaygındır.
Bu durum Türkiye’de dahi pek farklı değildir.Mirc,ICQ vb. programlarla chat yapan(internet üzerinden sohbet eden) ,bir program vasıtasıyla iletişim sağlayan kurum veya ticari şirket çalışanları, farkında olmadan karşısındaki kişi ya da gruba IP (Internet Protocol) numaralarını göstermekte,ya da karşı taraf bazı hack programları (başka türlü araçlar vasıtasıyla) ile bu numaraya erişebilmekte ,bu IP numarasını alan kişilerin de yine HACK türü programlarla vs. bilgisayar ağlarına (network) girebilmekte ve kendi emelleri doğrultusunda hareket edebilmekte,hesaplarına para aktarabilmekte,bir hesaptan başka bir hesaba para nakli yapabilmekte, ya da eriştiği hesapları rahatça silebilmektedir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü yukarıda olabilecek tehditlere karşı alınması gereken önlemleri şu şekilde sıralamıştır ;
-Şirketinize veya şahsınıza ait önemli bilgilerinizin yer aldığı bilgisayarınız ile özel güvenlik önlemleri almadan internete bağlanmayınız.İnternette hiçbir zaman %100 güvenlik sağlanamaz.
-Özellikle chat (sohbet) ortamında bilgisayarınıza saldırılabileceği,Chat’de tanıştığınız kişilere şahsınız,aileniz,adres,telefon,IP’niz vs. konularında bilgi vermemeniz gerektiğini kesinlikle unutmayınız.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün belirttiği hususlar genel bağlamda ele alınmış ve sadece uygulayıcılar üzerine eğilmiştir.Daha geniş bağlamda ve sorunun temeline inersek hem uygulayıcı hem de yöneticiler (ISS,GSM) üzerinde düşen sorumlukları irdelememiz gerekir.
Kısa şekilde alınabilecek önlemlerden bahsedecek olursak; online hizmetler (bilgisayar destekli işlemler,kişisel bilgisayarlar dahil) yürüten resmi veya ticari (özel) kurumlarda bu tür tehdit veya tehlikelere karşı eğitim ve seminerlerin aldırılması; gerekirse bilgisayarların sisteme erişim öncesi “Güvenlik Önlemleri” hususu ekran üzerinden belirtilmeli,lisanslı güvenlik programları kullanılmalı, “Bilişim Suçları” konulu yazılar,makaleler,denemeler,tanıtımlar,sempozyumlar,paneller,habeler yapılmalı ve bu yolla internet ve gsm kullanıcıları haberdar edilmelidir.
Ayrıca online hizmetler sunan kurum veya kuruluşların ya da ticari şirketlerin,bilgi işlem yöneticileri,bilgi işlem yöneticileri internet ile bağlantısı olan bilgisayar ağının,fiziksel alt yapı güvenliğini sağlamalıdır.Saldırı düzenlendiğinde saldırı tespit sistemleri (intrusion detection technologies for the internet ) ile sık sık kontrol yapılarak saldırılara karşı gereklin önlem alınmalı,sistem üzerindeki açıklar kapatılmalıdır.Güncel bilişim haberleri takip edilerek, bilgi işlem yöneticilerinin karşısına çıkabilecek her türlü problemden haberdar edilmelidir.Fakat buna rağmen bilgi işlem merkezleri devamlı meşgul edilmekte ve bilgi işlemin aslî görevi olan bu çalışmaları yapılamamaktadır.
Bu bölümde incelememiz gereken konulardan biri de casus yazılımlardır.Bu yazılımlar hukuki olarak suç sayılmamaktadır,fakat bu konuda tartışmaya açık bir kavram olduğu da bir gerçektir.
Casus Yazılımlar Ve Etkileri
Casus yazılımlar bir bilgisayara kurulduktan sonra bilgisayarınıza girdikten sonra bilgisayarınızda farklı etkiler bırakarak,ya da bilgisayarınız içerisinde deyim yerindeyse casusluk yaparak rahatsız eden yazılımlar olarak ifade edilir.
Casus yazılımların belli başlı amaçları; eriştiği ya da kurulduğu bilgisayarlardaki verileri,gezilen siteleri,bilgisayar içeriğindeki bilgilerin işe yarayan kısımlarını belli bir hedefe(doğrudan merkeze) göndermesine ya da bilgisayardan istenmeyen reklamların çıkmasına,internetten reklam indirmesine yol açmaktadır.

Casus yazılımların bu şekilde çalışmasının başlıca sebepleri arasında;bu tür yazılımların milyonlarca bilgisayarda olması ve herhangi bir reklamın yukarıda bahsettiğimiz şekilde yayınlanması demek,milyon dolarlarla hesap edilebilecek bir getiri demektir.Yani bu sayede büyük kitlelere ulaşılmakta ve casus yazılımlar esas amaçlarına ulaşmaktadır.
Bu yazılımlar siz farkınızda olmadan çok kolay şekilde bulaşmaktadır.Yüklediğiniz oyunlarda,download(yükleme) programlarında,yardımcı araçlarda ve daha birçok sizin bilgisayarınıza aktarılabilecek yollarla bulaşabilmektedir.Yapmakta olduğunuz işlemler sırasında bir programın vb. casus yazılımı olup olmadığını “Casus Yazılımlar Listesi” (Genel olarak Gator,Kazaa,Imesh,DC++,Alexa,Google Toolbar,Tüm Toolbarlar [All Tollbars] ,Cute FTP,Getright,Flashget ) oluşturulmuş kaynaklardan bakarak anlayabilirsiniz.
Casus yazılımların kişiye ve bilgisayarına yönelik zararların başında; kişisel bilgilerinizi çalmak diyebiliriz.Bu tür programlar interneti yavaşlatırken,dışarı veri gönderip bilgisayarınıza reklam yükler.Bilgisayarınızda açıklar oluşturur ve bilgisayarı yavaşlatır.Bazıları (dialer) dediğimiz programlar ile yurtdışı internet bağlantısı yaparak yüksek miktarda telefon faturası ödemenize sebep olur.Dialer dediğimiz programlar genellikle pornografik sitelerden bilgisayara bulaşır.Bu tür site ve programlardan uzak durulması hem sizin hemd e bilgisayarınız açısından en iyisi olacaktır.
Casus yazılımlar virüs değildir,dolayısıyla anti-virüs programları işe yaramaz.Bu tür programları bilgisayarınızdan silmek için Casus Yazılım Temizleme Programları kullanılmalıdır(Ad-Aware).Gerekli görülmediği sürece internet onayı gerektiren sitelerde “Evet” e tıklanmaması,bilinmeyen programların yüklenmemesi,firewall kullanılması,anti-Casus programlarının kullanılması ve devamlı güncelleştirilmesi gerekir.
Kanunen bu tür yazılımlar suç sayılmıyor,fakat bu da tartışmaya açık bir konu olarak süregelmektedir.Bu tir yazılımların lisans anlaşmasında bu tür yazılımların kullanılmasını siz kabul etmiş sayıp yüklüyorsunuz,bu da bu tür yazılımları kanuni olarak gösteriyor.
Bilgisayar Sabotajı
Yetkisiz erişimin aktif sahası olarak da nitelendirilen “Bilgisayar Sabotajı”,yalnız sisteme erişimle kalmamakla birlikte,eriştiği sistem (bilgisayar)‘ın içerdiği bilgileri silme veya değiştirme olarak ifade edilir.Fiziksel olarak bilgilerin yok edilmesi veya silinmesi yani bilgilere sanal ortam haricinde yapılan dış etkiler de bilgisayar sabotajına girmektedir.
Bir bilgisayara veyahut sisteme yetkisiz erişim sağlayanlar; sadece eriştiği bilgileri incelemekle,kopyalamakla kalmıyor,kendi menfaatleri doğrultusunda bu bilgileri değiştirebiliyor,silebiliyor ya da bu bilgileri kanun dışı kullanmak isteyenlere satabiliyor.
Türkiye’de “Bilgisayar Sabotajı” kavramının suç sayılması TCK(Türk Ceza Kanunu)’nun 243. maddesinin 3.fıkrasının,244. maddesinin 1 ve 2. maddelerine göre;
TCK
Madde 243:
Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Madde 244:
Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Günümüzde tüm dünya ülkelerinin baş belası olarak kabul edilen ve son zamanlarda etkili olan “Bilgisayar Sabotajı” suçu ile ilgili olarak birçok örnek vermek mümkündür.Çünkü bu tür olaylarda mali zarar yüklü miktarda olmakta ve derhal önlem alınması gerekmektedir.Örnek vermek gerekirse: Bilgisayarın içerdiği bilgileri kısmen ya da tamamen alıp tehdit yoluyla para sızdırması olmakta,girdiği bilgisayara zarar vererek verilerin kaybolmasına ya da kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak şeklinde olmaktadır.
Genellikle Rusya,Doğu Avrupa ve Uzakdoğu’da odaklanan hacker,cracker grupları belirli bir örgütsel hiyerarşi ve çalışma sistemi çerçevesinde para karşılığı dijital bilgi çalma,bozma gibi faaliyetler yürütmektedirler.(E-Mafya)
Ülkemizde ise bu tür faaliyetler organizasyon şeklinde(e-mafya) şeklinde olmasa bile (nadir faaliyet gösterebilmektedir), onu geçmemek suretiyle gruplar,çeteler oluşturmak suretiyle kişisel ya da kurumsal bilgisayarlara saldırı düzenlemek suretiyle gerçekleşmektedir.
Virüsler,Wormlar,Zombiler
Virüsler ve wormlar kötü amaçlı olarak yazılmış kodlardır. Virüsler, bilgisayarda çalıştırıldığında herhangi bir şekilde zarar veren küçük programcıklardır ve bu programcıklar sanılanın aksine bilgisayarda cok yer kaplamazlar.Wormlar ise virüsler gibi kodlardan üretilmiştir,fakat virüslerden farkı virüs ile etkileşim halinde olunca aktif olur,fakat wormlar bilgisayar girdiği andan itibaren çalışmaya başlar ve kendisini farklı bilgisayarlar aramaya devam ederler. Bir diğer farkı da Bilgisayar kurtlarının(wormların), bilgisayarınızın hafızasında boş yer kalmayana kadar kendini kopyalan programlardır. bilgisayar kurtları bilgisayarın hafızasını kaplar ve böylece bilgisayarın yavaşlamasını ve hatta çökmesini amaçlar.Virüsler, disket, cd, internet, e-posta gibi yolları kullanarak bilgisayara bulaşırlar. Bilgisayar kurtları(wormlar) ilk önce Ram'de kendine bir yer bulur ve kendini oraya kopyalar daha sonra ise yeni kopyayı çalıştırır. Bu programın çalıştırılmasıyla bir döngü oluşur ve devamlı olarak ilk başlatılan programın kopyası üretilmekte sonra da bu kopyalar çalıştırılmaktadır. Bu kopyalama hafızada yer kalmayıncaya kadar devam eder ve hafıza dolduktan sonra bilgisayar yavaş çalışmaya başlayacak veya çökecektir.Bu bölümde zombileri de ele alacağız.Zombiler (Ddos saldırıları)’nın hedefi sistemi işlemez hale getirmektir.Bazı Ddos atakları hedef sistemi iflas ettirmek için tasarlanmışken diğer bazıları da hedef sistemi meşgul edip normal işleyişini yavaşlatmak için tasarlanmıştır.Ddos atağı düzenleyen kişi kimliğini ele vermemek için atakları “zombi” adı verilen bilgisayarlar üzerinden yapar.Bu kişiler IP Spoofing(IP gizleme) yaparak kimliklerini saklayabilmektedir.Ip Smoofing aslında bir güvenlik önlemi olarak yaratılmıştır.Fakat bunu suç aleti olarak ele alınması amaca göre kullanılması şeklinde olmaktadır.
Bu tür kötü amaçlı yazılmış kodlar,başkalarına zarar vermediği sürece suç sayılmamaktadır.Fakat bu tür kodlar; kişi ya da kurumlara intikal eder ve zarar verirse suç teşkil etmeye başlar.Bir tehlike açısından suçtan bahsedebilmek için objektif olarak bir hareketin yapılması ve bu hareketin yapılması ve bu hareketin sonucunda ceza
hukuku açısından bir netice meydana gelme ihtimalinin kuvvetli olması gerekir.Yoksa sırf kod yazımı saikten öte bir anlam ifade etmemelidir.
Türkiye’de kötü amaçlı kodları yazma bunu yaymaya ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.Kötü amaçlı kodlarla bilgisayarlara zarar verme doktrini genellikle “sistem ve unsurlarına yönelik nas-i ızrar suçu” olarak adlandırılmaktadır.Yukarıda sabotaj konusunda belirttiğimiz TCK maddelerine bu bölümü de dahil etmek belki de en uygun olanıdır.Çünkü bu konuda daha geniş bağlamda kanunlarımızda ne yazıkki belirtilmemiştir.

3)Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık
Dolandırıcılık genel bağlamda “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamaya” denmektedir.Bilişim kavramı olarak “Dolandırıcılık” bilgisayar veya iletişim araçlarıyla kişileri şaşırtma,aldatma,kandırma olarak tarif edilebilir.
Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık; kredi kartlarının bir benzerinin yardımcı programlarla ( Card Generator vb.) oluşturulması ile,yetkisiz ve izinsiz erişilen bilgilerin kopyasını olmak şeklinde,finans bilgilerinin tutulduğu programlarla yapılan değişiklik ile istenilen kişinin hesabına istenildiği kadar para aktarmak suretiyle ve kişiler arasında mali alışverişi olan kişilerin adına mail vs. şeklinde iletişim kurarak; kişileri kandırarak dolandırıcılık suçu işlenmektedir.
Ülkemizde TCK(Türk Ceza Kanunu)’da 158.maddenin (1). fıkrasının (f) bendinde,244.maddenin (3).fıkrasında ve 245.maddesinin (1). fıkrasında;
Madde 158
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle;
Madde 244
Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Madde 245
Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bilgisayar Yoluyla Sahtecilik
Klasik olarak tabir ettiğimizde :Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece olarak tarif edilmektedir.Bazen ileri teknoloji ürünü cihazlar kullanılarak,bazen de çok basit web programcılığı ( Fakemail,Phishing) yöntemiyle sahtecilik yapılmaktadır. Günümüzde başkalarının adına e-mail göndererek,ticari ve özel ilişkileri zedelenmesini sağlamak,başkalarının adına web sitesi hazırlamak ve bu web sitesinin tanıtım amacıyla başkalarına e-mail ve mesaj göndererek (iletişim kurarak) ve bu mesajlarda da mağdur olan şahsın telefonlarını vererek,sahte para,sahte evrak,sahte bilet vb. basma yönetimiyle bu suç işlenmektedir.
Ülkemizde bu konuda TCK(Türk Ceza Kanunu)’da 245. madde 2.fıkrada;
TCK
Madde 245
Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
PHISHING (AVLAMA) VE FAKEMAIL (Sahte Elektronik Posta)
İnsanoğlu her geçen yüzyılda devamlı değişim içerisinde olmuş,çevrenin getirmiş olduğu yeniliklere ayak uydurmuş,kendi doğası gereği hep farklı ve yeni konular üzerinde yoğunlaşmıştır.Bu değişim içerisinde günümüzde meydana gelen en önemli gelişmelerden biri şüphesiz internet olacaktır.İnternet üzerinden; kişiler çok rahat bir şekilde,e-posta hizmetleri,e-bankacılık,e-alışveriş gibi konuları halledebilmektedir.
Her güzel gelişmenin yan etkisi olduğu gibi; internet üzerinden kolayca ve rahat şekilde halledilebilen bu konuların da istismarı yapılmaktadır.Buna “PHISHING” yöntemi denmektedir.İngilizce “Balık tutma” manasındaki “Fishing” sözcüğünün “f” yerine “ph” konulmasıyla oluşturulmuş bir bilişim terimidir.
Phishing yöntemiyle kredi,Atm kart numaraları (şifreleri,güvenlik kodları) ,genel bağlamda şifreler veya parolalar,hesap numaraları,internet bankacılığında kulanılan kullanıcı adı ve şifreleri vs. ele geçirilebilmektedir.Pishing yöntemi sahte posta (fakemail) ile hedef kullanıcıya ulaşarak yapılmaktadır.Bu yöntem; hedef kullanıcının bağlantı halinde olduğu kullanıcı adı,şifre yazarak girdiği her türlü web site adına (internet bankacılığı,e-ticaret);kullanıcıya e-posta göndermek suretiyle dolandırmayı (aldatmayı) amaçlarlar.Bu dolandırma ya da aldatma türü bazen kişilerin e-maillerine sanki ilişkisi olduğu web sitelerinin adına gönderiliyormuş hissi verilerek yapılır.Gelen mailde kişiye kullanıcı adı ve şifresinin süre aşımına uğradığı ya da güncelleştirmesi gerektiği vb. türlü yazılar,formlar gönderilir.Kişi de bu formları farkında olmadan doldurur ve halen geçerli olan kullanıcı adı ve şifre dolandırıcıların eline geçmiş olur.Bazen de yarışma olduğunu ya da e-kart geldiğini söyleyerek gerekli formların doldurulması sağlanmak suretiyle “Phishing” yapılmış olur.
Öncelikle bu tür dolandırıcılık,,sahtekarlık ve virüslere karşı bilinçli ve bilgili olunmalıdır.Gelen e-mailler itinayla kontrol edilmelidir.Bu tür form doldurma şeklinde gelen e-mailleri derhal silinmelidir.İşlemler online yapılırken,irtibat içerisindeki web sitesinin(sayfasının) güvenli olup olmadığı kontrol edilmelidir.Eğer adres çubuğunun başında “https://” yazılı durumda ise girdiğiniz site korumalıdır,demektir.Buna karşın normal,korumasız siteler adres çubuğunda “http://” şeklinde gözükmektedir.Bazı durumlarda böyle bir koruma olabilmekte ve kullanıcı şaşırtılmaktadır.Bu durumda yapılabilecek; formu doldurmak için girdiğiniz sitenin uzantısına bakmak olacaktır(Hiçbir banka şifre sormak için e-mail atmaz).Bu uzantı “.com,.net,.org” şeklinde olmakta ve bazen de “.tr” uzantısı konulmaktadır.Bunun haricinde sayısal veri içeren web sitelerinden (Örn: 172.10.178.12) uzak durulmalıdır.E-mailinize gelen mailin kimden geldiği ve doğruluğu belirlenmeli,bankanızdan gelen kart ekstreleri devamlı kontrol edilmeli,ve gerekli görülmedikçe güvenilmeyen Network(Ağlarda) elektronik işlem yapılmamalıdır.
“Phishing” olarak nitelendirilen dolandırıcılığın bir diğer yöntemi ise keyloger tanımlı trojanların bilgisayarlara aktarılması ve bu yazılımların da bilgisayar kullanıcısına ait bilgileri *.txt*(Metin Belgesi) şeklinde bu yazılımı oluşturan kişilere göndermesiyle olmaktadır.Bu tür yazılımlar bilgisayarınızın açıklarından,truva atı(trojanlar) aracılığıyla veya kullanıcı kendisi farkında olmadan yükleyebilmektedir.Bilgilerin çalınmaması için sisteminizi gerekli güncelleştirilmeleri yapılmalı,fayda sağlayabilecek antivirus programları yüklenmeli,formlarda olan otomatik tanıma işaretçiği gerekli görülmediği sürece işaretlenmemelidir.
Ülkemizde bu tür suçlara yönelik kanunlarda henüz net bir tanımlama yapılmamıştır.Fakat yeni TCK(Türk Ceza Kanunu)’nın 158. maddesinin f bendi uygulanılabilirliği sözkonusudur.

TCK
Madde 158
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle…
Bu tür suçların delillendirmek için önce kullanıcıya gönderilen e-posta gözden geçirilmeli,gönderilen e-postanın yönlendirmiş olduğu adres incelenmeli ve bu site hakkında “Whois” bilgisi yapılmalıdır.Savcılığa yapılan müracaatlarda bilirkişi tayini söz konusu olmakta bu yüzden e-postanın silinmemesi ya da bu konuda karşı tarafın bilgi sahibi olmaması gerekmektedir.Aksi takdirde delillerin yok olması mümkündür.Uluslararası bağlamda; bu tür suça hazırlıksız yakalan ülkeler yeni kanun tasarılarıyla “Phishing” yoluyla dolandırıcılığı suç kabul etmeye yönelik çalışmaları sürdürmektedirler.Örnek olarak; ABD’li hukukçular bu konuda “The Anti-Phishing Act” olarak adlandırdıkları kanun tasarısı ile büyük finansal kayıplara yol açan sahte elektronik posta eylemleri ve bilişim suçlarının önlemek istemektedir.

Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı
“Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı” yazılımların; yasadışı yöntemlerle kopyalanmasını,çoğaltılmasını,satılmasını,dağıtılmasının ve kullanılmasını ifade eder.
Ülkemizde 5846 no’lu Fikir ve Sanat Eseleri Kanunu (FSEK) lisanslı yazılımları satın alan kişiye bir adet kopyalama hakkı vermekte,daha fazla kopyanın yapılmasını,satılmasını,yazılımın kiralanmasını yasaklamaktadır.
Günümüzde korsan CD basımı ve dağıtılması korkunç büyüklükte boyutlara ulaşmakta,yapılan operasyonlar sonucu ele geçirilen lisanssız ürünlerin mali değerinin yüksekliği bu gerçeği ortaya koymaktadır.Tüketici (Yazılımı Satın Alan) da lisanssız çoğaltılan ürünleri ucuz olmasından dolayı tercih etmektedir.Unutmamak gerekir ki korsan yazılımları alan ve satan kişiler kanun önünde suçlu sayılmaktadır.Bu korsan yazılımlar; güvenlikli olmamakla birlikte;kullanımından doğan sorunlar karşısında herhangi bir müracaatta bulunulamamaktadır.Zira bu tür korsan yazılımlar genellikle bilgisayar ve kullanıldığı teknolojik araca zarar vermekte,tamir edilmesi imkansız sorunlara yol açmakta,bazı durumlarda boş çıkmakta,bazen de virüs barındırmaktadır.
Çoğu yazılım şirketinin yazılım korsanlığına karşı hukuki işlemlerini yürüten B.S.A.’nın (Business Software Ailliance) verdiği rakamlara göre ülkemizde lisanssız kullanımın %80’lerin üzerinde olduğu belirtilmektedir.
Yasadışı Yayınlar
Yasadışı olarak kabul edilen unsurların bilgisayar sistemleri,ağları,internet aracılığıyla yayınlanması ve dağıtılması olarak ifade edilir.Kanunun yasaklamış olduğu bu materyaller; web siteleri(sayfaları),BBS’ler,elektronik postalar,haber grupları,forumlar,iletişim sağlayan her türlü araç,optik araçlar tarafından kayıt yapan tüm sistemler olarak kabul edilir.
Yasadışı yayınları üç gruba ayırmak mümkündür.Bunlardan birincisi,vatanın bölünmez bütünlüğüne aykırı olarak hazırlanmış terör içerikli internet siteleridir(sayfalarıdır).Bu tür siteleri hazırlayanların asıl amacı sansür konulmuş [ yapmak istedikleri yayınları kabul edilmediğinden-bölünmez bütünlüğe aykırılık Anayasa md.3 ] anonim olan interneti (WWW) kullanarak kendilerine taraf toplamayı hedeflerler ve bilinen klasik yollardan ulaştıramadıkları ideolojilerini,vatanın bütünlüğünü bozacak düşüncelerini bu sayede ifade etmektedirler.
Yasadışı yayınların bir diğeri ise toplumun genel ahlakına,ar ve haya duygularına aykırı düşen yayınlardır.Bunlar pornografik görüntü veya yazılar şeklinde olmaktadır.Belki de her gün binlerce pornografik yayın internet üzerinden faaliyete geçmekte,bunların çoğu da çocuk pornografisi üzerine olmaktadır.Bu konuyu aşağıda daha ayrıntılı şekilde irdeleyeceğiz.Türkiye’de TCK (Türk Ceza Kanunu)’da 77,102,103 ve 104. maddeleriyle büyük ve çocuk pornografisi yasaklanmıştır.

İnternet aracılığıyla fiilen işlenen suçlardan üçüncüsü ise; bir kişiye,kuruma vb. karşı yapılan hakaret ve sövme suçudur.Bu suç türü internet üzerinden başkalarının adına uygun olmayan e-mailler göndererek kişi ya da kurumların itibarını zedelemek suretiyle olabilmektedir.Bir
başka yol ise yine kişi ya da kurumların sahip oldukları adın,lakabın web üzerinden satın alınarak,kişi aleyhine yayında bulunmak suretiyle medyana gelebilmektedir.Ülkemizde bu ve benzeri olaylar sıkça yaşanmaktadır.Gazetelere yansıyan olaylarda:Birbirini tanımayan insanların chatte küfürleşmeleri ve daha sonra buluşup birbirlerini yaralamaları,ya da bir zaman milletvekilliği yapmış bir kişinin adı ve soyadını oluşturduğu domain adını alarak pornografik site oluşturmaları gibi….
Her geçen gün gelişen iletişim araçları (internet vb.) üzerinden meydana gelen hakaret,sövme konusunda maalesef etkili bir önlem alınamamaktadır.Bu tür durumlarda kişilerin kendi çabalarıyla halletmeye çalıştıkları görülmüş,bu konuda savcılığa başvurunun az olduğu görülmüştür.Halbuki bu suç internette işlenmesi yüksek olan bir türdür.Alınabilecek önlemler, kullanıcıların daha duyarlı ve dikkatli olması,gelen e-mailleri dikkatli okuması, spam mesajları derhal silmeleri,gerekirse önemli gördükleri kişi ya da kurumlarla iletişim kurarken özel bir işaret kullanarak irtibatı sağlamaları şeklinde olmalıdır.
Pornografi (Çocuk Pornografisi)
Bilgisayar(internet destekli) resim ve videolar şeklinde müstehcenlik,toplum ahlakına aykırı biçimlerin oluşturulma ile sübyancı olarak ifade edilen sapkın ve çirkin fikirlerin faaliyete geçmesi soncu “pornografi”, “çocuk pornografisi” kavramı belirginleşmiştir.
WWW(World Wide Web)’in sağladığı anonimlik hakkı kullanılarak,çocuk pornografisi ile ilgili yayınlar tedbirsizce dağıtılmakta,bu dağıtım katılımcı,hızla artan peer to peer (Network)ler download linkleri(ftp,http),web siteleri ile olmakta ve çocuklara yönelik cinsel maruzlar teşhir edilmektedir.
1988 yılında 14 ülke arasında yapılan, 100 kişinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan “Wonderland” adlı klubün piyasaya sürdüğü çocuk pornografisi türü yayınların iki yaşında bir çocuğa ait pornografik malzemesi bulundurması ne kadar “sapkın” eğilimin olduğu ve çocuk pornografisinin ulaştığı boyutları yeterince açıklamaktadır.Bu konuda Amerikan Adalet Bakanlığı Ceza Departmanı’nda görevli Adalet Bakan Yardımcısı ve vekili John G.Malcon’un Senato Adli Komitesine yaptığı açıklama çok çarpıcıdır: “Bu tür materyallerin çoğalması ve pornografiyle uğraşanların kendileri bu sıkı yarışmacı (!) ortamda ayırt ettirme istekleri bu kişilerin daha da saldırgan nitelikli materyaller üretmelerine yol açacaktır.” Yine Malcomn : “Eskiden itibarsız dükkanların tezgahlarının arkasındaki evrak çantalarında saklanan materyaller,şimdi bunun çok daha ötesine geçmiş ve bu tür materyaller bulmayı aklından bile geçirmeyen ve görmek de istemeyen çocukların ve yetişkinlerin erişimindeki bir bilgisayar faresine birkaç tıklamayla bir iki dakika içerisinde internet bağlantısı üzerinden kolayca elde edebiliyor.” Demiştir.Malcomn’un da bahsettiği gibi çocuk pornografisine erişmek artık deyim yerindeyse “çocuk oyuncağı” şeklinde olmaktadır.Günümüzde hızla yayılan bu tür yayınların etkisi o kadar büyüktür ki; yetişkin olmayan her beş bireyden biri bu tür cinsel tahrik,teşhir veya etkilerine maruz kalmaktadır.
Gelişmiş dünya ülkelerinde bu tür yasadışı yayınlar üzerine bir çok operasyon yapılmış,pornografik yayınların yaygınlığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.Örnek verecek olursak: Bu tür yayınlar tüm dünya üzerinde 1996-2004 yılları arasında 42 bin civarında ve bu yayınların görüntülenmesi 27 milyonun üzerindedir.İtalya’da 1998 yılında çocuk pornografisi kanunda yasaklandıktan sonra 100 binin üzerinde pornografik yayın ele geçirilmiştir.Bu tür yayınların çoğu Amerika’da bulunmaktadır.Fakat en hızlı artış ise Rusya’da olmaktadır.2002 yılından itibaren çocuk pornografisine yönelik yapılan web sitelerin hızla artışı %64’ün üzerinde bulunması ne kadar ilgi çektiğinin bir göstergesidir.Gerçekten yukarıdaki örneklere benzer birçok örnek gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir ve sayısal verilerin büyüklüğü ürkütücü olmaktadır.
Cinsel istismarın bir türü olan çocuk pornografisinin cezalandırma konusu olması,her şeyden önce,çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimini henüz tamamlamamış olması ve onun kendi cinsel davranışı üzerinde özerk bir karar verme yeteneğinin henüz gelişmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesine göre (m.9) çocuk pornografisi kavramı;
a)Cinsel anlamda müstehcen bir eyleme reşit olmayan bir kişinin katılımı,
b)Cinsel anlamda müstehcen bir eyleme reşit görünmeyen bir kişinin katılımı,
c)Cinsel anlamda müstehcen bir eyleme reşit olmayan bir kişinin katılımını gösteren gerçeğe benzer görüntüleri
ifade etmektedir.Bu konuda,bu sözleşmeyi imzalayan devletler 18 yaşından küçük olanlar,reşit olmayan kişileri,çocukları ifade etmektedir.
Yine Çocuk Hakların Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 32.maddesi ve 34 maddesine göre;
a)Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını;
b)Çocukların fuhuş ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini
c)Çocukların pornografik nitelikteki gösterilerde ve malzemede kullanılmasını önlemek amacıyla ulusal ve uluslararası düzeyde gerekli her türlü önlemi alırlar.
23 Kasım 2001 tarihinde Budapeşte’de imzaya açılan Avrupa Konseyi Siber Suç sözleşmesine göre de (m.9)
Taraf devletler,
a)Bir bilgisayar sistemi üzerinden dağıtmak amacıyla çocuk pornografisi üretmek
b) Bir bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisi sunmak ya da çocuk pornografisine erişim sağlamak
c) Bir bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisi dağıtmak ya da yaymak
d)Kişinin, Bir bilgisayar sistemi üzerinden kendisi ya da başkası için çocuk pornografisi temin etmesi
e) Bir bilgisayar sisteminde ya da bilgisayar verilerinin saklandığı başka cihazlarda çocuk pornografisi bulundurmak konularında kasten işlenmesi halinde,kendi mevzuatlarında suç ihdası için gerekli yasama ve diğer işlemleri yapacaktır.
Ülkemizde TCK madde 103’e göre;
Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. cinsel istismar deyiminden; On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, Anlaşılır.
Yine TCK madde 226’da;

Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren, Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan, Bu ürünlerin reklamını yapan, Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.demektedir.

SONUÇ
Hızla gelişen teknoloji ve teknolojinin getirmiş olduğu imkanlar insanoğlunun yaşamını kolaylaştırmakta,rahatça alışveriş,ticaret,devlet üzerindeki işlemlerini,bankacılık işlemlerini vs. yapabilme imkanı sağlamaktadır.Geçmişten günümüze kadar insanlar her zaman gelişim içerisinde olmuş,farklı kavramları elde etme çabasına girmiştir.
Emek harcanarak,çalışmanın ürünü sonucunda ekonomik seviyelerini dengede tutmak isteyenlerin yanında,kısa yoldan gelir sağlamak isteyenler; “Bilişim Teknolojileri” üzerinde de faaliyet göstermeye başlamış ve genelde gelişmiş ve gelişmekte olan devletlerin sıkıntısı(başbelası) olmuştur.
“Bilişim” kavramının beraberinde getirmiş olduğu “Bilişim Suçları” kavramı adını her geçen gün biraz daha belirginleştirmektedir.Teknolojinin getirmiş olduğu araçlar vasıtasıyla (bilgisayar-internet,gsm cihazları,poss makineleri,kredi kartları vs.) işlenen bilişim suçları ulusal çözümlenebilecek bir suç kavramından çok uluslararası çözümlenebilecek bir oluşumdur.Bu bağlamda devletler arası “Bilişim Suçları” konulu sözleşmelere azami derecede ilgi gösterilmeli ve suç üzerine birlikte gidilmesi gerekmektedir.
“Bilişim Suçları” genel bağlamda bilgisayar üzerinde meydana geldiği için sözleşmelerde dikkat çeken hususlar da bilgisayar destekli olmakta; bu bağlamda sözleşmeler genel olarak 6(altı) başlık altında toplanmaktadır.Bu suçlar; “Bilgisayar Sistemlerine ve Servislerine Yetkisiz Erişim ve Dinleme”, “Bilgisayar Sabotajı” , “Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık” , “Bilgisayar Yoluyla Sahtecilik” , “Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı” , “Diğer Suçlar (Kanunsuz Yayınlar,Pornografik Yayınlar,Hakaret ve Sövme) olarak belirlenmiştir.Ayrıca ileri teknoloji suçları,bilinen suç tiplerinden farklılık arz etmektedir.Çünkü elektronik cihazlar,bilgisayarlar ve diğer ileri teknoloji ürünleri kullanılarak daha kolay ve ucuz suç işlenebilmektedir.Bu da; ileride bu suçlar ile daha açık karşılaşacağımız anlamına gelmektedir. [ Phishing,Fakemail Yöntemi,Pornografik Yayınlar,Vatan Bütünlüğünü Bölmeye Yönelik Yayınlar,Virüsler,Casus Yazılımlar Vb. ]
Yukarıda bahsedilen suçlar ve bunlar haricinde meydana gelebilecek muhtemel “Bilişim Suçları” ile mücadelede başarıya ulaşılması için kullanıcılar,ISS VE GSM operatörleri,Bilgi İşlem Yöneticileri ve teknoloji ile sürekli ilişki içerisinde olan personelin eğitimi yapılmalı,suçların işlenmesini önlemek için elektronik cihaz kullanan herkesin duyarlı olması konusunda paneller,duyurular,seminerler düzenlenmelidir.Ve “Bilişim Suçları”nın caydırıcı olması için ceza hukuki bağlamında da gerekli düzenlemeler ve detaylı suç kavramları ortaya konulmalıdır.
Daha fazla göster

MÜDÜRLÜĞÜMÜZ

  • Yöneticilerimiz
  • Hakkımızda
  • Polisevi
  • Tarihçe
  • Kolluk Etik İlkeleri
  • Bilgilendirme
    • Ev Hırsızlıkları
    • İşyeri Hırsızlıkları
    • Oto Hırsızlıkları
    • Uyuşturucu İle Mücadele
    • Kapkaççılık
    • Dolandırıcılık
    • Şüpheli Paketler
    • Sahte Para
    • Yankesicilik
    • Terör ve Terörizm
    • Türkiye€€ de Bilişim Suçları
  • Projelerimiz
  • Şehitlerimiz

HİZMETLERİMİZ

  • Kamu Hizmet Standartları

İŞLEMLER

  • Özel Güvenlik İşlemleri
  • Eğitim İşlemleri
  • Silah - Ruhsat İşlemleri
  • Trafik İşlemleri

GÜNDEM

  • Haberler
  • Duyurular
  • Elazığ Tdp

İLETİŞİM

  • Müdürlüğümüz
  • İlçe Emniyet Müdürlükleri/Amirlikleri
  • Polis Merkezi Amirlikleri
  • MÜDÜRLÜĞÜMÜZ
    • Yöneticilerimiz
    • Hakkımızda
    • Polisevi
    • Tarihçe
    • Kolluk Etik İlkeleri
    • Bilgilendirme
      • Ev Hırsızlıkları
      • İşyeri Hırsızlıkları
      • Oto Hırsızlıkları
      • Uyuşturucu İle Mücadele
      • Kapkaççılık
      • Dolandırıcılık
      • Şüpheli Paketler
      • Sahte Para
      • Yankesicilik
      • Terör ve Terörizm
      • Türkiye€€ de Bilişim Suçları
    • Projelerimiz
    • Şehitlerimiz
  • HİZMETLERİMİZ
    • Kamu Hizmet Standartları
  • İŞLEMLER
    • Özel Güvenlik İşlemleri
    • Eğitim İşlemleri
    • Silah - Ruhsat İşlemleri
    • Trafik İşlemleri
  • GÜNDEM
    • Haberler
    • Duyurular
    • Elazığ Tdp
  • İLETİŞİM
    • Müdürlüğümüz
    • İlçe Emniyet Müdürlükleri/Amirlikleri
    • Polis Merkezi Amirlikleri

© Elazığ Emniyet Müdürlüğü

 
Sizlere daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerezlere yer veriyoruz 🍪 Çerez politikamız hakkında bilgi edinmek için tıklayınız